Zeynep Hazal Hanım siz kitabı okuduktan hemen sonra Sadık Hidayetin hayatını biraz inceleyin yerine oturur...Çünkü kitapta kendisini anlatıyor gibi ....Iran toplumunun karanlık yapısı içe kapanikligi ...ve parise avrupa daki hayatı ozgulurlugu ....hatta kitabın bir bolumundde şöyle der Birisiyle konuşsam, bir şey yapsam, türlü konularda söze karışsam gönlüm başka yerde oluyordu, aklım başka yerde, ve ayıplıyordum kendimi. Dağılan, çözülen bir kitleydim ben. Sanki ben hep böyleydim, böyle de kalacağım: acayip, biçimsiz bir karışım…”
Bu onun topluma bakış acısını kendi penceresinden gösterirken kendisinin ruh halini de belirtiyor...Nitekim Sadık Hidayet intihar ederek ölmüş...Bu onun ruhsal ikilemin içinde olduğunu kitabında da görüyoruz..