hazret-i ömer olsa ağzımı yüzümü dağıtırdı
iftar sonrası çay ve sigaralardan
hazret-i ali kale bile almazdı şu bitirme tezini
bir evsizle çorba içecek kadar cesur olmadığım duyulsa
ensar kız vermezdi
medineli çocuklar
tebessümler fırlatırdı nefsim kanayana dek
tenimi ilk gazvede bırakıp kurtulmak belki
bakışlarıma mescidin kumları bile fazla
bir
Eser Abdulkâdir Geylânî hazretlerinin sohbetlerinden, nasihatlerinden oluşuyor. Derece derece insanın içinden alacağı, kendine giydirecegi hasletler, dersler mevcut..
Avama ayrı, havâsa ayrı bir sesleniş..
Herkesin her bir ruhun alacağı ortak şekil özetle şöyle anlatılıyor:
Nefsinin kölesi olma; Allah'a asi olarak da nefsine zulmetme.
Rabbinin
Ayette de ifade edildiği gibi, Allah her duaya mutlaka cevap veriyor. Ancak her duayı kabul etmek Allah'ın sonsuz hikmetine bağlıdır; ya aynısını verir ya daha güzelini verir ya da o kulun hakkında hayırlı olmadığını bildiği için vermez. Bu hakikati Üstat Hazretleri bir çocuğun hekimden belli bir ilacı istemesiyle izah ediyor. Hekim o isteği ya aynen kabul eder yahut daha faydalı bir ilaç verir veya çocuğun isteğinin kendisi için zararlı olduğunu bildiği için hiç vermez. Biz de hakkımızda neyin daha hayırlı olduğunu bilmeme noktasında o çocuk gibiyiz. Duamızı bir ibadet şuuruyla yapmalı ve netice için Rabbimizin hikmetine ve rahmetine itimat etmeliyiz.
Bazen de dua ahiret hesabına kabul edilir. İnsan dünya nimetlerine kavuşmak için dua eder, Allah da bu duayı ahiret adına kabul edip cevap verir. Mesela, kişi bu dünyada ev ister, Allah hikmetine muvafik düşmediği için o kişiye cennette ebedi bir köşk inşa eder.
Üstad Hazretleri bu hususu şöyle izah ediyor:
"Mesela, birisi kendine bir erkek evlat ister. Cenab-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evladını veriyor. 'Duası kabul olunmadı.' denilmez. 'Daha evla bir surette kabul edildi.' denilir. Hem bazen kendi dünyasının saadeti için dua eder. Duası ahiret için kabul olunur. 'Duası reddedildi.' denilmez. Belki, 'Daha enfâ bir surette kabul edildi.' denilir ve hakeza..." (1)
1) bk. Mektubat, Yirmi Dördüncü Mektup, Birinci Zeyl.
*Nur Penceresi*
Abdülhamid; (Volter)in Resuller Resulüne ait piyesinin Fransa'da sahneye konulacağı haberi üzerine elçisini memur edip, bunun harp sebebi olacağını ve mutlaka temsile mâni olmalarını isteyen ve istediğini kabul ettiren sultan... Abdülhamid; masonluğun küfür olduğuna dair fetva çıkartmak cesaretini gösteren hâkan...
Abdülhamid; biraz sonra da