Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
FİL VAK‘ASI -3
Mekke-i Mükerreme ahâlîsi, Ebrehe’nin ordusundan kalan mal ve eşyaları aldılar. Bu seneye Araplar, Fil Senesi dediler. Bu hâdise, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) dünyayı şereflendirmelerinden 50 veya 55 gün evvel meydana geldi. O sene, Hz. Âmine, Hâtemü’l-Enbiyâ Efendimize hamile kalmış ve Hz. Abdullâh’ın alnındaki nur, Hz. Âmine validemizin
Reklam
Öyle bir rahmet ki, o olmasa bütün âlemler ıssız çöllere dönerdi.
Erkam Yayınları
"Sen'i ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (el-Enbiyâ, 107)
Erkam Yayınları
Söz vâdisinde Sultan ,Gönül dünyasında Lokman ve her derde derman olmak isteyen bir mü'min, gönlünü Hazret-i Peyygamber'in engin muhabbetiyle doldurmaya gayret etmelidir.
Gönül Yolculuğu
Gönül Yolculuğu
Ön Cihet
Felsefeci bir adam bu cihete bakarsa görür ki: Bütün canlı mahlukat -insan olsun, hayvan olsun- kafile be-kafile büyük bir sür'atle o cihete gidip kaybolurlar. Yani, ademe gider, yok olurlar. Kendisinin de o yolun yolcusu olduğunu bildiğinden, teessüründen çıldıracak bir hale gelir. Fakat iman nazarıyla bakan bir mü'min, insanların o cihete gidişleri, seyahatları adem âlemine değil, göçebeler gibi bir yayladan bir yaylaya bir intikaldir. Ve fâni menzilden bâki menzile, hizmet çiftliğinden ücret dairesine, zahmetler memleketinden rahmetler memleketine göç etmek olup, adem âlemine gitmek değil diye bu ciheti memnuniyetle karşılar. Fakat yol esnasında ölüm, kabir gibi görünen meşakkatlar netice itibariyle saadetlerdir. Çünki, nuranî âlemlere giden yol kabirden geçer ve en büyük saadetler büyük ve acı felâketlerin neticesidir. Meselâ: Hazret-i Yusuf, Mısır azizliği gibi bir saadete, ancak kardeşleri tarafından atıldığı kuyu ve Zeliha'nın iftirası üzerine konulduğu hapis yoluyla nâil olmuştur. Ve keza, rahm-ı maderden dünyaya gelen çocuk, mahud tünelde çektiği sıkıcı, ezici zahmet neticesinde dünya saadetine nâil oluyor.
Sayfa 245 - Eski baskıKitabı okudu
Reklam
Şer’in üzere giderken Hak'ka malûm, Risale-i Nur’a ki eylemiştim hem de hizmet, Risale-i Nur ki, Aliyyü’l-Murtezâ ve Gavs-ı Âzam, Celcelûtiyede ve bazı kasâidde etmişler işaret. Risale-i Nur ki urvetü’l-vüska, lenfisâm, Temessük etmiştim, zira hem hidâyet ve ayn-ı hakikat, Koydular bizleri ki orada durmuştu Yusuf Aleyhisselâm Hem de beraberimizde idi Hazret-i Üstad.
Hürrem Sulta n da ı553-1554 Nahcivan Sef e ri sırasında Kanuni'ye ya zdığı mektubun da hükümdara olan hasretini belirt­tikten sonra İstanbullular'ı memnun edecek, şahın ailesinden bir kadın ve ya erkeğin esir edilmesi gibi bir zafer işaretinin olmamasına üzüldüğünü belirtmişti. Tabi böyle bir zafer işareti sefer sırasında öldürülen Şehzade Mustafa'ya üzülen halkın düşüncelerini etki­leyeceği için Hürrem Sultan açısından önemliydi "Canımın parçası saadetli sultanım hazretlerine içten ve gönülden, binlerce türlü hasret ve arzularla binbir dua ve sena­lar edip, yüzümü şerefli ayak toprağına sürüp, mübarek şerefli elinizi öperim. Benim iki gözüm, yoluna kurban olduğum, devletim, padişahım. Umulur ki, ben çaresiz cariyenizin büyük arzusu kabul buyurula. Benim devletim, benim saadetim, sul­tanım. Mübarek sağlığınız nasıldır? Mübarek başınız ve bütün azalarınız ve mübarek ayağınızdan nasılsınız? Şimdilik benim devletim, benim sultanım, tam sağlık üzeresinizdir. Benim iki gözüm, devletim, padişahım. Yüce Al lah hazretinden dileğim budur ki, hazret-i Allah şerefli vücudunuzu bütün hatalardan ve belalardan saklayıp, daima Allah'ın korumasında olup, Nuh gibi ömür süresiniz, inşallah! Benim padişahım ve benim ca­nımın parçası, saadetli padişahım, gözümün nuru, gönlümün eğlencesi, benim dünyalar kadar hasretim, varlığım, padişahım. Eğer sultanım, hasret elemiyle ciğeri kebap ve ayrılık kederiyle gözü yaşla dolmuş çaresiz cariyenin halini sorarsa, Allah bilir ki, benim saadetim, zamanımı n tümü gam ile geçip, ayrılığından vücudum sızlar oldu. Benim
Sayfa 188 - Yedıtepe Yayınları 2011Kitabı okudu
Köpüğü gören,sırlar söyler.Fakat denizi gören şaşırır kalır. Hazret-i Mevlana
İkinci Lema
Birinci Nükte: Hazret-i Eyûb Aleyhisselâm’ın zâhirî yaralarının ve hastalıklarının mukābili, bizim bâtınî ve rûhî ve kalbî hastalıklarımız var. İçimiz dışımıza, dışımız içimize bir çevrilse, Hazret-i Eyûb Aleyhisselâm’dan daha ziyâde yaralı ve hastalıklı olduğumuz görünecek. Çünkü işlediğimiz herbir günah, kafamıza giren herbir şübhe kalb ve ruhumuza mütemâdiyen yaralar açıyor. Hazret-i Eyûb Aleyhisselâm’ın yaraları, kısacık hayat-ı dünyeviyesini tehdîd ediyordu. Bizim ma‘nevî yaralarımız ise, pek uzun olan hayat-ı ebediyemizi tehdîd ediyor
Sayfa 51 - SözlerKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.