Mahmure Abla geldi ve dedi ki:
— Dün gece Kolonel Heathcote Smythe geldi, seni görmek istedi. Şimdi, sen gelmeden önce de geldi, tekrar geleceğini söyledi.
Kolonel H. Smythe, Amerikalı Galthorpe’un sağ koluydu ve Rumeli Hisarı’nda bize komşuydu. Kendi kendime dedim ki: “Her hâlde şahsen beni tevkife gelecek değildir; olsa olsa, siyasî bir şeyler
Kolonel Heathcote Smythe, İngiliz Genel Karargâhı’nın en kudretli şahsiyetiydi. Bu adam, bir gün İstanbul’un hapishanelerini teftişe gitmişti. Bizim o günkü hapishanelerimizin çok feci bir durumda olduğunu kabul etmek lâzımdır. Ne var ki, buralara azınlıklar kadar Türkler de girerdi. Aynı zamanda buradaki mahpuslar arasında siyasîler yer almazdı. Daha ziyade adam öldürme ve diğer suçlardan oraya gelmişlerdi. Şurası dikkate değer ki, Türkiye’de daima siyasî suçlular idama mahkûm olmakla beraber, adam öldürenlerin çok azı bu cezayı görürler. Kolonel, azınlıklara mensup bütün mahpusları o gün hemen serbest bıraktırdı. Bunların arasında kendi ailesinden iki kişiyi öldüren bir Ermeni olduğu gibi, Tokatlıyan’ın önünde Hayri Paşa’nın oğlunu tabanca ile sinsice vuran bir Rum da vardı. Bugünlerde Türklerin hiçbiri silâh taşımamakla beraber Hıristiyanların hepsine silâh verilmişti. İşte bundan dolayı, bilhassa Fatih ve Aksaray gibi büyük bir kısmı yangından harabeye dönmüş yerlerde çok acı vakalar oluyordu.
Paris Barış Konferansı sırasında Rumlar Doğu Karadeniz bölgesinde çoğunluk olduklarını ispatlamak için yoğun faaliyette bulunmaktaydılar. Hâlbuki Barış Konferansı'ndaki Büyük Devletler'in temsilcileri, Osmanlı resmi nüfus istatistiklerini de göz önüne almak zorundaydılar. Bu yüzden Rumlar bu nüfus istatistiklerinin doğru olmadığına dair iddialarda bulunmuşlardı. Bunlar hakkında 1919'un Temmuz'unda İngiliz subayı Heathcote-Smith, İstanbul'daki Yüksek Komiser Amiral Webb'e yazdığı bir telgrafta Osmanlı nüfus istatistiklerinde belirtilen Rum sayısına yüzde yirmi eklense dahi Doğu Karadeniz'deki nüfusun ezici bir şekilde Müslüman olduğunu belirtmektedir: "Genel olarak Rumlar'ın Ermeniler'den dört kat fazla, Müslümanların da Rumlar'dan beş kat fazla olduğu kabul edilmektedir." Gerçekten de Doğu Karadeniz bölgesinde Müslüman nüfusu Rum nüfusa oranla çok fazlaydı. Bunu Venizelos'un kendisi Paris Barış Konferansı'na sunduğu muhtırada bile söylemişti. Ayrıca Atina Üniversitesi profesörlerinden George Soteriadis 1918 yılında yayınladığı Balkan yarımadası ve Anadolu'nun "etnolojik haritası"nda Trabzon vilayetindeki nüfusu 957.866 Müslüman, 353.533 Rum ve 50.624 Ermeni olmak üzere toplam 1.362.023 olarak vermektedir. Alexander Pallis de Sevr Antlaşması'nın imzalandığı sırada bu bölgede yaklaşık 200.000 Rum'un yaşadığını tahmin etmektedir.
Sayfa 53 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Dorothy Heathcote'un amacı öğrencilerin geçmiş yaşantılarını geliştirmek ve onlara sadece kendileri hakkında değil, insan olmakla ilgili de derin anlamlar vermektir.
Heathcote'un "Drama yaşama meydan okumadır" sözü en sevdiğim tumcelerden biridir.
Problemi kabul etmemizi sağlar.
Yaşamın bir provası...
Seçilmiş bir yaşam bize verir.
Aptallar aşık olmazlar. Aşıklar ise sadece bilgelere aptal görünür, çünkü aşık olmayanlar, kendileri ya da bir akrabaları aşık olana kadar genlerini taşımak için bir şey yapmıyor, sadece kendi vücutlarının varolmasını sağlıyorlardır. Dolayısıyla ukalalık yapmaktan daha iyi bir seçenekleri yoktur. Bilge olan mantığının kölesidir. "Mantık seks yapamayanların duygusudur," demiş aktör ve şair Heathcote Williams. "Aşka mantıklı yaklaşanlar aşık olma yetisinden yoksundur," demiş Douglas Yates. "Aynı anda hem aşık hem de mantıklı olamazsınız," demiş Bob Dylan.
1900 Yılında Osmanlı lmparatorluOu'ndakl lnglllz Konsolosluklan
Görev yeri Görevlinin adı Rütbesi
lstanbul [J. E. Blunt] Başkonsolos
Sir Edward O. Malley Yüksek Mahkeme Yargıa
Harry C. A. Eyres Konsolos·
Bursa Edwin Gilbertson Konsolos Yardıması
Çanakkale Francis E. Crow Konsolos Yardıması
Dede al) aç Jacques A. Missir Konsolos