Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BABAMA MEKTUP 1 (Oğuz Atay)
Sevgili babacığım, Belki hatırlamazsın ama bugün sen öleli tam iki yıl oluyor. Ne yazık ki bu süre içinde ben daha iyi ve akıllı olamadım; bu fırsatı da kullanamadım. Oysa yıllar önce, bazı zamanlar, sen olmasaydın bir çok şey yapabileceğimi düşünürdüm. Şimdi artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım. Sana bazı şeyleri anlatamadım. Bir iki
insanlar neyi kastettiğimi anlamadılar, her zaman olduğu gibi bir şey söylediğimde anlamıyorlar, çünkü söylediğim şey, söylemiş olduğum şeyi söylediğim anlamına gelmez ki, dedi, diye düşündüm. Bir şey söylüyorum, dedi, diye düşündüm ve bambaşka bir şey söylüyorum, böylece tüm yaşamımı yanlış anlamalarla geçirmek zorunda kalıyorum, hiçbir şeyle olmadığı kadar yanlış anlamalarla hep, dedi, diye düşündüm.
Sayfa 50
Reklam
Hep düşündüğüm, okuduğum ve söylediğim gibi: Aşk deliliktir.
Teslimiyet güzeldir ancak aşk deliliğe en yakın çizgide yürütür insanı. İmkânsızlıktan beslenir en çok. Aklın hükmünü yitirdiği ve algılanan tüm boyutların dışında yaşanan derin bir haz halidir. Oysa kontrolden çıkan her duygu insanı kontrol etmeye başlar. Bu andan sonra peşinden koşulan şey sevgili değil, kişinin kendini mutlu hissettiği haz halidir ve peşinden yeterince uzun koştuğunuz her şeyin bağımlısı olursunuz.
Insanlar neyi kastededigimi anlamıyorlar, her zaman olduğu gibi bir şey söylediğimde anlamıyorlar, çünkü soyledigim şey, söylemiş olduğum şeyi soyledigim anlamına gelmez ki,bir şey söylüyorum ve bambaşka bir şey söylüyorum, böylece tüm yaşantımı yanlış anlamalarla geçirmek zorunda kalıyorum, hicbir şeyle olmadigi kadar yanlış anlamalarla hep
“Sözün,” der Hegel, “söylediğim şeyin anlamını anında tersine çevirebilen, başka bir şeye dönüştürebilen, ilahi bir doğası vardır. Başka bir deyişle, duyulur kesinlik içinde, söylemeye niyetlendiğimiz şeyden kesinlikle söz etmiyoruz... Ama gördüğümüz üzere, dil, bizden daha dürüst ve hakikate daha sadık.” Dolaysız, tekil varlığı, tekil olarak kavradığımıza yürekten inanıyoruz, fakat aslında konuşurken hep daha tümel bir şeyi dile getiriyoruz, hep bir “bu” ya da “şu” hakkında konuşuyoruz — her şey bir “bu” dur ve her ‘ben’ bir “şu” dur. s. 21
Deli Gömleği
Hayat sürüyordu ve hiçbir şey olmuyordu. Beni hüzünlü ve dalgın gören bir arkadaşım bana “ne iş, neyin var” türünden bir soru sorduğunda, verdiğim cevap hep aynıydı. “Hiçbir şey olmadı.” O halde neden böyle üzgün görünüyordum? Çünkü söylediğim gibiydi, hiçbir şey olmamıştı. Yine hiçbir şey olmamıştı. Her gün bir şey olmadan geçiyordu. Ama arkadaşlarım, beni üzecek hiçbir şeyin olmadığını söylediğim şekilde bir anlamlandırma yolunu tercih ediyorlardı. Bir bakıma doğruydu, beni üzecek hiçbir şey olmuyordu ama ben zaten hayatımda yine hiçbir şey olmamasından dolayı muzdariptim.
Reklam
Sanki nasıl söylediğim ve sesimin nasıl çıktığı hiç önemli değildi.Bütün sorun,o sözü söyleyebilmekti.O an da sözü iletebilmekten daha önemli hiçbir şey yoktu.
Sayfa 143Kitabı okudu
Çünkü doğa yalnızca türlerin korunup sürdürülmesiyle uğraşıyor, bireyler umrunda bile değil. Aslında doğa bireylerin olabildiğince kısa yaşamasını istiyor ki kuşaklar hızla değişsin, evrim daha hızlı olsun ki bu da ona varoluş savaşında üstünlük kazandırsın. "Doğa bireylerin çıkarlarına tümüyle ters düşen bir şekilde davranır," demişti Epsilon. "Benim hep söylediğim şey değil mi bu?" dedim.
Sayfa 18 - Jaguar YayınlarıKitabı okudu
1.051 öğeden 1.036 ile 1.050 arasındakiler gösteriliyor.