İnsan bilinçli olarak düşünebildiği, güvenle beklediği ve mümkün olduğuna inandığı her şeyi yapabilir. Evren sınır koymaz; biz inançlarımızla sınırlarız kendimizi.
Bir güzel konuşma öğretmeni sınıfında ders veriyor:
“Konuşurken yüz ifadeniz sözlerinizle uyum içinde olsun. Örneğin, cennetten bahsediyorsanız gözleriniz parlamalı, yüzünüz ışık saçmalı. Eğer cehennemden bahsediyorsanız… şey, sadece günlük ifadenizi takının yeter.” Günlük ifadeniz nedir? Kendisini kabullenmeyen, kendisini tümüyle yadsıyan bir insanın ifadesi mi?
“Tanrı; sonsuz sevgi, sağlık, bilgelik ve bolluktur. Ben onun kendi şekil ve suretiyle yarattığı çocuğuyum. O halde özgür, sevgi dolu, bilge, her zaman rehberlik edilen ve sınırsız kaynakları olan bir varlığım.”
Hayat da böyledir Mefharet, hayat da böyledir. Çaresizlik ve tehlike anları vardır ki, o zaman çırpınmaya ve haykırmaya gelmez. Batar insan ve boğulur. Maharet o anları geçirmektedir. Sonrası gittikçe kolaylaşır. Kadere teslim olmak lâzımdır o anlarda.
Aşıklara haber vermek isterim. Kalbin bütün meseleleri yalnız kalpte halledilir. Çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir. Ümitsiz bir aşkın panzehiri nefrettir.