Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Adetlerinden biri, Arapları çağlarındaki Hıristiyanlardan ayırdığı gibi, onlara büyük bir avantaj da sağlıyordu: Temizlik adetiydi bu. Araplar nereye yerleşirse yerleşsinler, ilk iş olarak geniş, halka açık hamamlar kuruyorlardı, oysa aynı dönemlerde Hıristiyanlar için pislik ve tiksindirici artıklar içinde yaşamak, Tanrı'nın hoşuna gitmenin belirtisi sayılmaktaydı; Hıristiyan azizleri ve kendini dine adamış kimseler özellikle pislik ve kir içinde, börtü böcekle birlikte hayvan gibi yaşamayı, Tanrı'nın gözüne girmenin bir yolu sanıyor, ot yiyerek beslenmekten geri kalmıyorlardı. Yıkanmak ve üst baş değiştirmek dünyaya dönük çabalar sayıldıklarından, günahın da belirtisiydiler. Tüm ortaçağ boyunca rahibelerin yüzleri ve ellerinden başka bir yerlerini yıkamaları kesinlikle yasak değil miydi? O da tek elle Üstelik. Ayrıca Aziz Silvania'nın altmış yaşına kadar ne elini, ne yüzünü ne de vücudunun başka herhangi bir yerini yıkamamış olmakla ünlü olduğu, yalnızca Komunyon toplantılarına giderken parmak uçlarını suya batırdığını bilmeyen var mı? Melekler kuralı, yıkanmayı kâfir işi diye yasaklamamış mıdır? Tersine, İslamiyet her Müslüman'ın her gün yıkanmasını ve tertemiz olmasını zorunlu kılar. Bu olgu, Arapların lehine çok önemli bir kültür özelliğidir ve işte bu bakımdan Kurtuba'da, başka hiçbir büyük kentte rastlanılmasına olanak bulunmayan bir sayıda, tam 990 halka açık hamam bulunmaktaydı.
GÜZEL BİR FİLM ÖNERİSİ VE YORUM - 1 : SATICI
Dün akşam Youtube Go aracılığıyla internet olmadan bedava film izledim. Filmi rastgele seçip indirdim öncesinde hiç araştırmadım. Sadece Aşgar Farhadi ile ilgili bir paylaşım mı ne görmüştüm onun üzerine Youtubeda "Aşgar Farhadi filmleri" yazınca Youtube Go programının arayüzüne indirdim evde. İlk önce Youtube Go'yu kısaca anlatayım. Bu
Reklam
Kayıtsızlık, dili geçersiz kılıyor, işaretleri anlaşılmaz hale getiriyor. Sabırlısın ama beklemiyorsun, özgürsün ama seçmiyorsun, müsaitsin ama hiçbir şey seni harekete geçirmiyor. Hiçbir şey istemiyor, hiçbir şey talep etmiyor, hiçbir şeyi dayatmıyorsun. Hiç dinlemeden duyuyor, hiç bakmadan görüyorsun: tavanlardaki çatlakları, parkenin dilimlerini, yer karolarının desenlerini, gözlerinin çevresindeki kırışıklıkları, ağaçları, suyu, taşları, geçen arabaları, gökyüzünde bulut şekilleri çizen bulutlar. Artık, tükenmez olanın içinde yaşıyorsun. Her bir gün ses ve sessizliklerden, ışık ve karanlıklardan, yoğunluklardan, bekleyişlerden, ürpermelerden oluşuyor. Olan tek şey, bir kez daha, sonsuza dek, her seferinde biraz daha fazla yitip gitmen, sonu olmadan başıboş dolaşman, uykuyu, bir tür vücut huzurunu bulman: vazgeçme, bıkkınlık, uyuşukluk, kendini koyveriş. Kayıyor, sürükleniyor, gevşiyorsun: boşluğu aramak, ondan kaçmak, yürümek, durmak, oturmak, masaya oturmak, dirseğini dayamak, uzanmak. Robot hareketleri: kalkmak, yıkanmak, tıraş olmak, giyinmek. Su üzerinde mantar: akıntıya kapılmak, kalabalıkları izlemek, sürtmek: yoğun sessizlikteki yaz, kapalı pancurlar, ölü sokaklar, yapış yapış asfalt, kıpırtısız yaprakların siyaha çalan yeşili: vitrinlerin, sokak lambalarının soğuk ışığı altında kış, kahve kapılarındaki buğular, ölü ağaçların güdük siyah dalları.
Eli Cohen'in Suriye'deki aşk hayatı ve Arap Sosyetesi
Ekim 1962'de Kamil, Muaz, Faruk Ebu Şakir ve Muham­med Hamza küçük bir "Volkswagen" arabayla İsrail-Suriye sınır bölgesine yola çıktılar. İlk durakları Kuneytra'daki sınır ana ka­rargahıydı. Muaz ve karargahtaki bir subay, Kamil'e bölge haritası üzerinden sahadaki durumu özetledi. Muaz ayrıca Kuneytra'da yapılması
441 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.