Bir gün sonra yine yıkanmak gerekeceğine göre bugün yıkanmak düpedüz aptallıktı.
Bunu düşünmek bile yoruyordu beni.
Her şeyi birden, ilk ve son kez yapıp kurtulmak istiyordum.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Unutmak isteriz bize acı veren ve içimizi acıtan olayları, unuttuk bir daha hatırlamayız sanırız. Lakin bir gün bir olay tekrar hatırlatır bize o yaşananları ilk gün ki gibi sıcaklığı ve can yakıcı haliyle… Tıpkı Mrs. C hanımın 24 yıl önce yaşadığı gibi. Evet, 24 saat bir ömür içinde çok kısa bir zaman
Kalbimi içime çekip bakıyorum dünyaya, âh ne boş!
Yalnızlığın ufuk çizgisinde bengi bir suyla yıkanmak dedin mi, aklına Mücellâ gelmeli. Oturduğun sofradaki bir kaşık çorbada yahut sandık lekesi olmuş iğne oyalı bir havlunun isimsiz tarafında. Yaşamı sessizce seyreden insanlar vardır hani, yangın olsa değmez ona, sel gelse götürmez ondan bir şey,
Bir gün sonra yine yıkanmak gerekeceğine göre bugün yıkanmak düpedüz aptallıktı. Bunu düşünmek bile yoruyordu beni. Her şeyi birden ilk ve son kez yapıp kurtulmak istiyordum.
Yatağa giriyor. Yorganı başına çekiyor.
Yaşanan mekâna ve zamâna verilen bu ehemmiyetten kurtulmalı. Dışarıda olup bitenlerden sıyrılmalı. Varsın eski şehir bütün çarşıları ile yerlere yeksân olsun, varsın bütün dutlar kesilsin. Onu bunca yıl koşturan, içini fırtınalarla doldurup enginlere salan hırs, bu dış görünüşten kaynaklanmıyor mu?
( İkisi de aynı an da içeriye girer. Oldukça sinirli bir şekilde aynı anda hareket edip, aynı anda konuşur… )
Kair / Riak – Kahretsin!
Kair / Riak – Hep senin yüzünden!
Kair / Riak – Beni tekrar etmeyi bırak!
Kair / Riak – Lütfen…
( Biri konuşur diğeri sadece ağzını oynatır diğeri konuştuğunda… )
Kair – Tamam.
Riak – Bence
"Bir gün sonra yine yıkanmak gerekeceğine göre bugün yıkanmak aptallıktı. Bunu düşünmek bile beni yoruyordu beni. Her şeyi birden, ilk ve son kez yapıp kurtulmak istiyordum."
Bu kendisi için inanılmayacak işti. Varsın her gün tekrarlanan şeylerden olsun, varsın yüz binlerce kişi bu hisleri hayatında bir defa, yüz defa tatmış olsun; bundan hiçbir şey çıkmazdı. O da biliyordu ki sevmek, mesut olmak, sevmeden evvel tanışmak, sevdikten sonra unutmak, hatta düşman olmak olağan şeylerdi. Fakat denizde yıkanmak da öyleydi, uyumak da öyleydi. Her şey herkeste olduğu gibiydi. Tecrübenin yeni ve ilk olmaması onun ruhundaki şevki eksiltmiyordu. Kendisinde mademki ilk defa oluyordu, mademki ilk defa teni ve ruhu beraberce harekete gelmişler, tam bir terkip, bir anlaşma içinde mesuttular. O hâlde yeniydi.