Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Betimlemelerine hayran olduğum bir yazar Stefan Zweıg ve her kitabında hayranlığım daha da artmakta.
Yazarımız kitapta, yolları ayrılmış eski sevgililerden bahsediyor, geçmişte bir birlerine söyleyemedikleri bir çok duyguyu naif bir dille açığa çıkarıyorlar, tabi kitap bittiğinde bunun iyi mi yoksa kötümü olduğunu düşündüğümde sanırım arada kaldım:)
Bir kaç öykünün yer aldığı ince bir kitap Unutulmuş Düşler ama kitapta en çok bu öyküyü beğendim diyebilirim.
betimlemeleri, duygu aktarımı o kadar güzeldi ki hiç bitmesin istedim ama her güzel şey gibi buda bitti :(
Sağlıklı ve kitapla kalın.....
SON...
Ve serinin son kitabı da bitti. Nasıl anlatılır bilmiyorum. Çok uzun zaman önce okuduğum için unuttuğum baya bir bölüm varmış onu fark ettim. Ve aslına bakarsanız ikinci kitapta Scott'in gelmesiyle son kitapta onun için ne olacağına dair iki tahminimde bir nevi gerçek oldu. Baya şaşırdığım, şüphelendiğim ve ne olduğunu anlamadan bitirdiğim bir kitap oldu. Aslında baya baya severek okudum kitabı çünkü baya sürükleyici devam etti. Şüphe duyduğum birkaç karakter vardı ve açıkçası beni pek yanıltmadılar. Sonları da umduğum gibi oldu. O beklenen büyük savaş daha doğrusu ayaklanma da bir nevi oldu ve işte tamda bu durumda birçok kayıp oldu. Her ne kadar ölenlerin çoğu sevmediğim karakterler olsa da çok sevdiğim bir karakterin de ölümü bu savaşta oldu. Kitabın geneline bakacak olursak tek kelime ile HA Rİ KA bir kitaptı diyebilirim. Sonu güzel ve biraz buruk bitti diyebilirim. Bir tık uzun olabilirdi biraz kısa gibi geldi. Kitabın son bölümü savaştan 3 yıl sonrasını anlatan birkaç sayfadan oluşuyordu. O yüzden bana kısa geldi. Ama dediğim gibi ben çok severek okudum ve açıkçası sırları olan tek kişinin Nora olmadığını da öğrenmiş olduk :) Meğer bu Nefil soyunda hiç beklemediğimiz kişiler de varmış. Bu arada Patch konusunda da gelişmeler var. Şu hiçbir hissetmeme konusunda (buda ufak bir ipucu olsun). İşin özetine gelirsek kitapta şaşırmaya, üzülmeye ve duygu değişimlerine hazırlıklı olmanızı öneririm. Özellikle sonlara doğru ben baya üzülmüştüm :( Bu kitabı uzun uzun anlatamayacağım galiba çünkü ne desem spoiler vermiş olurum o yüzden seriyi okuyup kendiniz yaşayın ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar :)
Merhabalar
Nasılsınız? Ben kitaplığımda bir okunmamış seriyi daha bitirip kitaplarımı eritmeye devam ettiğimden kendimi şu an şahane hissediyorum Gelelim Tanrılar ve canavarların yorumuna
İkinci kitabın sonunda yaşanan ihanetten itibaren başlayan serinin son kitabi aksiyon doluydu bir defa onu belirteyim ..ama bakın işte ama geldi ..arkadaş bir
Üç tür var havuzda: yavaş, orta ve hızlı kulvarcılar. Her birinin ayrı özelliği var elbet, uymaları gereken kuralları, rutinleri, hedefleri, gelişime açık yönleri.. Aslında hayatın mikro alanda sergilenmesi gibi.
Hızlı yaşayanlar var örneğin, geride bıraktıkları ile daha da hızlanan, amacına kilitlenen ve gözü başka bir şey görmeyen..
Havuzda da hayatta da ortak olan bir şey daha var: Ufacık bir çatlak beklemediğiniz anda çıkagelir, yerleşir orta yere, büyür giderek, öyle ki her şeyi kapsar artık o ufacık çatlak..
.
Tavan Arasındaki Buda ile tanıştığım yazar Julie Otsuka, hafızayı deşiyor Yüzücüler’de. İki ana kısımdan oluşan bu kitap, rotasını öyle güzel çiziyor ki bambaşka bir konuya geçtiğinde dahi sarsmıyor, koparmıyor okuyucuyu kitaptan. Yazar genelden özele anlatıyor sanarken iki ayrı tat kalıyor: bir havuzun daimi üyesi ve bir evlat olmak.
Elime aldığım gibi bitti Yüzücüler. Hatırlayabilmenin ne kadar büyük bir güç olduğuna bir kez daha inanarak..
.
Duygu Akın çevirisiyle ~
Evet kan ve kül serisinin üçüncü kitabına geldik. Seri dört kitaptan oluşuyor. Yan kitapları da var. Yetişkin fantastik. Bu kitabın başı ikinci kitabın kaldığı yerde heyecanı arttırarak başladı. Olayların hızla aktığı içimde heyecan uyandıran başlangıçları severim. :) Poppy ve casteel aşkı bu kitapta beni bir tık sıktı ama sanırım bu benim bizim
youtu.be/-rVI36wzZuw
Selamlar efendim! Uzunca incelediğim Youtube videosuna peofilimden ulaşabilirsiniz. Piramit serisinin devam kitabı olan Amenta ile karşınızdayım. Herşeyden önce Ephesus gerçekten kitabın baskısı konusunda muhteşem iş çıkarmış. 1. Kitap gibi 2. Kitabın da baskısına bayıldım.
Kurgu olarak ilk kitapta evrenini ne kadar
Her güzel kitap gibi buda bitti :(
Yazar, kahramanı yüce amaçlar uğruna mücadele eden elli yaşında soylu bir bey olarak bir keçi çobanıyla birlikte maceranın ortasına atar.
Yazılış amacı toplumun Don kişot'a deli gözüyle bakması,aslında delinin o toplumun olduğunu karmaşık bir anlatımla dile getirir.
Sözünü etmişken şu keçi çobanımızın yani Don kişot'u don kişot yapan Sanço Panzayı da ele alalım;
Zamansız bir karakter... ve kitabı eglenceli kılan da soluksuz okumama vesile olanda sanço'dur.
Don kişot'un aksine gerçekçi ve materyalist bir tavır takınır ve mizacı da, yaptığı şakaların ve gevezeliklerin içinde yatan ince mesajlarda takdire şayandır.
Kahramanın Yel değirmenlerine karşı savaşına gelince;
Siz deyin rüzgarlara karşı savaştı, bir başkası sistemin bozuk çarkları desin.
Her ne olursa olsun yel değirmenlerine karşı açtığı savaş;
Haklı davasının yani ("dulciennasi nin" kahramanin deyimiyle) güzelleşmesi içindi...
Ayrıca "Don kişot" yazıldığı dönem yani 17 yüzyılda çökmeye yüz tutan İspanyol feodal toplumunun eleştirel çözümlemesini de içermektedir.
Ve kitabı övmeye,önermeye gerek yok sanırım çünkü yazıldığı günden bu yana büyük eserleri gölgesinde bırakmış ve bir başyapıt olarak cervantesi benim gözümde sonsuz bir saygıyla yüceltmiştir.
#kitapyorumu#seriyorumu#okudumbitti
Merhabalar Herkese
Kalemiyle yeni tanıştığım yazarın fantastik serisinin yorumuyla geldim sizlere. İlk defa Türk bir yazardan fantastik okudum ve kesinlikle pişman değilim. Bence yazar Türk yazarlar fantastik yazamaz klişesini yerle bir etmiş. Çünkü ciddi anlamada başarılı yazmış bence. Arkadaşlık dostluk
Fatma ŞAMATA - 17 Numara
#okudumbitti
#alıntı
'Mesele en başından beri katil olmak degildi. Mesele intikam uğruna neler yapabileceğimizdi.'
'Dünya dönerdi ve insan düşünceleriyle şekil alan hançerini dostunun sırtına saplardı.'
Defne bugün saha başıma ne gelebilir diye düşünüyordu. Tek isteği Ankara'ya ailesinin
400 syf.
1/10 puan verdi
Nerden baslasam bilemedim. Ilk ktabi okurken guzel bir kurgu cikacagini düşünmüştüm ama ikinci kitapta baya sıkıldım. Yazar karakter yaratamamis neredeyse 4 kisiyle kitap geçti. Karakterlerin isimlerini de karıştırıp durmuş. Bu kitap bu haliyle yayinevinden nasil çıkmış hayret ediyorum. Üstelik ikinci kitapta bitti neredeyse toplam 800 sayfa ama hala karan hakknda annesinin intihar ettigi disinda bisey öğrenemedik. Gizemde dozunda güzel bi noktadan sonra baya sıktı. 800 sayfadır ben kötüyüm ben karanligim ben kirliyim ne yasadin be adam. Bunlarinki ask degil mazoşist bunlar acidan zevk duyuyorlar. Sen cok yaralisin, hayir sen daha cok yaralısin. Tabiki her insanin acisi vardir ama bunlarin hayatida kafalarida cok depresif. Ben acılar çocuğuyum diye dolaniyolar. Birde esas kizimizin icindeki buzdan kalesi her 3 cumlede bir yikiliyor. Yikila yikila bi bitmedi. Birde yazar heyecanı tutkuyu dorukta tutmak istemis bir anda yatağa sokmak istememiş ama gizem gibi bunuda abartmış sihri kaçmış. Yani bütün kitap mekan değiştirip değiştirip yiyistiler ama durdur beniyle bitirdiler. Buda sıktı yani. Ve yazarın fazlasiyla abarttıgi son bir şey daha betimlemeler. Yani sıradan insan gibi 2 cift laf edemiyorlar karşılıklı yarim sayfa betimleme felsefe. İnsan ne konuştuklarını unutuyor. Yani seriyi bitirebilecegimi sanmıyorum. 800 sayfada esas oğlanın kızı takip edip durmasindan baska elle tutulur hiç bir şey olmadi
