İkisi birden olmuyordu: Hem dünyadan öç almak hem dünyada kalıp yaşamayı sürdürmek. Öyleyse, öç!
Sayfa 69 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Beni altüst eden, sıtma nöbetine tutulmuş gibi titreten şey Matmazel Funkel'in kızıp köpürmesi olmamıştı, beni titreten dayak ya da eve kapatılma cezası ya da, herhangi bir şeyden duyduğum korkunun verdiği heyecan da değildi. Bunun gerçek nedeni, bütün dünyanın başlı başına adaletsiz, kötü, adi bir kalleşlikten başka bir şey olmadığını kavramamdı. Bu köpekçe kalleşliğin nedeni de ötekilerdi. Yani bütün herkes. Öbür insanların hepsi, ayrımsız."
Reklam
Neyime gerekti böyle bana karşı birleşmiş koca bir kalabalık? Bana neydi böyle bir dünyadan? Böyle aşağılık bir dünyada, hayır, benim yerim olamazdı. Boğulacaksa ötekiler boğulsundu kendi kalleşliklerinin içinde!
Kendisinden hep bir şeyler bekleniyor, isteniyor, alınıyordu: Onu yap! Bunu yap! Ama şunu unutma! Ötekini hallettin mi? Neredeydin şimdiye kadar? Hep baskı, hep üsteleme, hep zaman darlığı, hep gözünün önüne tuttukları saat... O zamanlar pek ender oluyordu insanı rahat bıraktıkları...
Sayfa 81
Bir sümük parçası yüzünden kendini öldürmek! Daha biraz önce, yaşam boyunca ölümden kaçmakta olan bir adam görmemiş miydim?
Sayfa 73
...ama sümüğe basmayıp üçüncü bir kere diyez yerine fa çalacak olursam, o zaman... üç ölçü kaldı -ah, sevgili Tanrım, bir mucize göster! Bir şey söyle! Bir şey yap! Emret, yerler yarılsın! Piyano paramparça olsun! Zaman gerisingeriye gitsin de şu dizey'i çalmam gerekmesin!... re-do-si-la-sol... "Şimdi diyez!" diye bir haykırış geldi yan taraftan... ve ben, ne yaptığımı bile bile ölüme meydan okuyan bir kahraman gibi fa'ya bastım.
Sayfa 62
Reklam
103 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.