Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İŞİ BİTENE KADAR
Sürekli bir şeyler yap­mak "zorundaydı" insan, yapmalı mıydı, yapmamalı mıydı keşke yapsaydı ya, kendisinden hep bir şeyler bekleniyor, isteniyor, alınıyordu.
Böyle aşağılık bir dünyada, hayır benim yerim olamazdı.
Reklam
Sevgili Tanrı'nın hoşnut bakışları üzerime yönelmişti.
Yükselmek hiç sorun değildi. Ama sonra yere nasıl inerdi insan?
96 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Bir çocuğun gözüyle anlatılan çocukluk anıları cinsinde bir hikaye. Fakat asıl konu, Bay Sommer. Kimdir, nedir, necidir bu gizemli adam? Çocuğun yaşadığı köyde ve yakınlardaki golün etrafindaki tüm köylerde Bay Sommer'ı tanımayan yoktur. Ama onun hakkında ne biliyorlardır kı? Eşiyle bir zamanlar dışarıdan çıkıp geldiğini, kiracı olarak yerleştikleri evi tuttukları, kadının bebek yaparak ve haftada bir büyük bir alış veriş yaparak evi geçindirdiğini... Ama Bay Sommer hakkında? Tek bildikleri Bay Sommer'in elinde boyunu aşan bir asayla sürekli yürüyor olması. Evine sırf yatmadan yatmaya bir kaç saatliğine gelmesi... Bir çocuk gözünden ilk aşkı, büyüklerin dünya telaşesini, birbirlerine karşı kayıtsızlığı, tükenmişliğe, bezginliğe vardıran başkalarından beklentilerini çokluğunu, adaletsizliği ve kaçıp gitme, rahat bırakılma arzusunu okuyoruz. Edebi açıdan pek zirvelerde olmasa da, içerik bakımından değerli ufak bir öyküydü. İnsanları gözlemleyen, uzaktan anlamaya çalışan, empati kuran birisi olarak hikayede verilmek istenen mesaji anladığımı düşünüyorum. Kitapla kalın...
Herr Sommer'in Öyküsü
Herr Sommer'in ÖyküsüPatrick Süskind · Can Yayınları · 2017279 okunma
Sürekli bir şeyler yap­mak "zorundaydı" insan, yapmalı mıydı, yapmamalı mıydı, keşke yapsaydı ya .. . kendisinden hep bir şeyler bekle­niyor, isteniyor, alınıyordu: Onu yap! Bunu yap! Ama şunu unutma! Ötekini hallettin mi? Neredeydin şimdiye kadar? . . Hep baskı, hep üsteleme, hep zaman darlığı, hep gözünün önüne tuttukları saat . . . O zamanlar pek ender oluyordu insanı rahat bıraktıkları ..
Reklam
Beni altüst eden, sıtma nöbetine tutulmuş gibi titreten şey Fräulein Funkel'in kızıp köpürmesi ol­mamıştı, beni titreten dayak ya da eve kapatılma cezası ya da herhangi bir şeyden duyduğum korkunun verdiği heyecan da değildi. Bunun gerçek nedeni, bütün dünyanın başlı başına adaletsiz, kotü, adi bir kalleşlikten baska bir şey olmadığını kavramamdı. Bu köpekçe kalleşliğin nedeni de ötekilerdi. Yani bütün herkes. Öbür insanlann hepsi, ayrımsız. Başta, bana doğru dürüst bir bisiklet al­mayan annem; hep onun dedigini onaylayan babam; ayakta bisiklete binişime kis kis gülen ağabeyim ve ab­lam; Frau Dr. Hartlaub'un başıma bela kesilen o igrenç iti; akın akı gelip göl caddesini tıkayan, benim de zo­runlu olarak geç kalmama yol açan gezinti meraklıları; fügleriyle insanın içine afakanlar salan, insanı işkencelere sokan besteci Häßler; uyduruk suçlamaları, diyez tuşun­daki o iğrenç sümügüyle Fräulein Funkel... ta, sevgili Tanrı dedikleri, insan bir kez gereksinim duyup yalvar yakar yardımını isteyince ödlekçe bir suskunluk perdesi­ne bürünüp adaletsiz yazgıyı kendi akışına bırakan o zata varıncaya kadar herkes. Neyime gerekti böyle bana karşı birleşmiş bir koca bir kalabalık? Bana neydi böyle bir dünyadan? Böyle aşağılık bir dünyada, hayır, benim yerim olamazdı. Boğulacaksa ötekiler boğulsundu kendi kalleşliklerinin içinde!
Ben rüyalarda da aynıyım...
Bu yüze hiç durmadan bakmak gelirdi içimden, elimden geldiğince de bakardım, derste olsun, teneffüste olsun. Ama gizliden gizliye bakardım, kimse görmeden, Carolina'nın kendisine bile belli etme­den çünkü çok utangaçtım ben. Düşlerimde daha az utangaçtım. Düşümde onu elin­den tutuyor, ormana götürüyor, onunla agaçlara tırmanıyordum. Bir dalın üzerinde, onun yanında otururken yüzüne bakıyordum, iyice yakından ve ona öyküler anla­tıyordum.
Beni altüst eden, sıtma nöbetine tutulmuş gibi titreten şey Fräulein Funkel'in kızıp köpürmesi ol­mamıştı, beni titreten dayak ya da eve kapatılma cezası ya da herhangi bir şeyden duyduğum korkunun verdiği heyecan da değildi. Bunun gerçek nedeni, bütün dünya­nın başlı başına adaletsiz, kötü, adi bir kalleşlikten başka bir şey olmadığını kavramamdı.
96 syf.
6/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Olmadı !!
Kitabın başları gayet güzel başlamıştı ama sonlara doğru sacmalasmaya başladı maalesef . İlk okurken kitapta belli bir olay örgüsü vardı sonlara gittikçe kitabı anlatan daha doğrusu olayı anlatan çocuk kendi olaylarını da anlatmaya başlayınca iş karıştı . İlk orada kitabın asıl amacını anlatıyordu sonrada ise kendi sevdiği kızı evde yaşadıklarını falan anlatmaya başladı . Başı güzel sonu sacma biten bir kitaptı iyi okumalar :)
Herr Sommer'in Öyküsü
Herr Sommer'in ÖyküsüPatrick Süskind · Can Yayınları · 2017279 okunma
Reklam
…ağaca çıkmak –o zamanlar böyle düşünüyordum– yaşam boyu elimdeydi. Yüz yirmi yaşımda bile tirit ihtiyar olarak oralarda, yukarılarda bir kara ağacın, kayının, çamın tepesinde oturacaktım – yaşlı bir maymun gibi; oturup rüzgârın esintisiyle sallanacak, görünümü seyredecektim, gölün ötesini, dağların arkasını...
Sayfa 16
96 syf.
8/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
"Herr Sommer hep yollardaydı. Sabahın erken saatlerinden karanlık iyice bastırıncaya kadar çevreyi dolaşırdı. Herr Sommer'in yolları arşınlamadığı bir tek gün bile olmazdı bütün yıl." ... "Peki, bu gezintiler onu nereye götürüyordu ki? Bu sonu gelmeyen yürüyüşlerinin amacı neydi? Hangi nedenle ve hangi amaçla arşınlayıp duruyordu çevreyi Herr Sommer, günde on iki saat, on dört, on altı saat süreyle?" Herr Sommer'in öyküsü ama onun öyküsünü hiç okumadan. Sonu gelmeyen bu gezintilerin onu bir yere mi götürdüğünü yoksa onu bir yerlerden mi uzaklaştırdığını bilmeden... Neden veya neyden kaçtığını hiç öğrenemeden. Onu hiç anlamadan, onu hiç dinlemeden, onu hiç tanımadan onun öyküsü. Yarım bile sayılamayacak kadar eksik, tamamlanmanın bile ötesinde fazla... Onun öyküsü ondan duyduğumuz tek net cümleden ibarettir belki: "E, beni rahat bıraksanıza artık!" Rahat bırakalım en iyisi :)
Herr Sommer'in Öyküsü
Herr Sommer'in ÖyküsüPatrick Süskind · Can Yayınları · 2017279 okunma
Sürekli bir şeyler yapmak "zorundaydı" insan, yapmalı mıydı, yapmamalı mıydı, keşke yapsaydı ya... kendisinden hep bir şeyler bekleniyor, isteniyor, alınıyordu...
Oysa bilinmeze düşmek istemiyor­dum, nereden nereye ve nasıl düştüğümü görmek isti­yordum ben.
Yükselmek hiç sorun degildi. Ama sonra yere nasıl inerdi insan?
134 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.