"Bu kadar yeter!" diye bağırdı Ariana. Bakışlarım ona döndü. Evran'ın tuttuğu hançeri alıp bir an bile tereddüt etmeden Ateş Lordu'nun göğsüne sapladı. Parmakları Evran'ın göğsüne saplanmış
hançerin kabzasında saniyelerce bekledi. Diyarın sihri o kabzanın
ucunda parladı. Kan akarken Evran'ın kızıl gözleri Amon'dan daha ürküticüydü. Ölüm onun için beklenmedik bir șekilde gelmiști. Bu kadar kolay ölmeyi düşünmediğine emindim, o bir askerdi, en azından savaşarak öleceğini düşünüyordu. Vârisinin intihar edeceğini hiç kimse aklına getirmemişti.
...
"Ve diyar ilk cinayetini işledi." Sarı saçlı tanrıça melodik sesiyle gülümsedi.
...
"Daha fazla dayanamam," dedi. "Dayanamazdım. Herkes üzerine düșeni yaptı. Benim de yapmamın zamanı gelmişti." Bir ışık patlaması daha yaşandı. Bana çevirdi bakışlarını. "Ona iyi bak," diye fısıldadı. "Onu korumak zorundasın." Alevler Ariana'nın etrafında
dönmeye başladı, önce vârisini selamladı. Anne kucağı gibi onu kollarının arasına aldı, sarıldı. Kızıl saçları ateşin içinde rengini kaybetti. Acı çekeceğini düşündüm ama gözleri nihayet rahatlamış gibi bakıyordu. Yıllarca ölüm döşeğinde olan birinin son nefesini anımsattı. Alevler tarafından şefkat görerek, tıpkı uykuya gözlerini kapatır gibi gitti ölüme. Onu küllere çeviren alevler Daren'i parlattı.
...
Ateş lordu ölmüştü.
Vârisiyle birlikte.
Güçler yeniden Daren'in olmuştu.
Hem Ateş Lordu hem Toprak Lordu olmuştu.