Hiçbir şey yoktur, olsa da bilemeyiz, bilsek de aktaramayız.
Georgias
Ata Nalı Ters Çakmak
Dünya hayatı ve imtihan dediğimiz şey ters çakılmış bir çift at nalından ibarettir. Nal ters çakılmıştır, imtihanımız budur. Eğer görünene uyup onu takip edersek sefalete, bu hileyi görüp görünmeyene uyarsak da zarafete dûçar oluruz. Madde araz ve hüviyetten oluşur. Tıpkı kitaptaki yazının araz ve mürekkebin hüviyet oluşu gibi günlük hayatın
hepimiz dönem dönem "hiçbir şey yolunda gitmiyor" hissine kapılırız.
Hatta sanki evren bizimle oyun oynuyor gibi hissederiz, duygularımız karmakarışık olur.
ne hissedeceğimizi bilemeyiz, nasıl tepki vereceğimizi bilemiyoruz.
"Boşluk hissi" geçmeyecekmiş gibi hissederiz.
Bunun bir dönemi olduğunu ve şu an geçmeyecek gibi gelse de bunun geçeceğini kendimize tekrarlamak fayda var mutlu olduğumuz şeyleri yapmak gibi birçok şey iyi gelebilir.
İnsanların kendisini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür. .
Oturduğu yerden başarıya ulaşan tek varlık tavuklardır değil mi?
Hayallerimiz gerçekleşemez, bizler hareket etmedikçe. . Başarmak iÇin önce inanmak gerek güzel insan. . "Azim para biçilmezdir. "Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum"
Birçok şeyi zamana bırakırız, sanki çok zamanımız varmış gibi, zamanın her şeyin üstesinden geldiğini düşünür dururuz, zamanla hal olur, geçer, zamanın ne getireceğini bilemeyiz, kendimizi bir sürü gereksiz avuntularla kandırırız , hâlbuki yaşamamız gereken ne varsa o an o zaman diliminde Yaşasak, anın tadını çıkarsak, zamana bırakmadan daha iyi olmaz mı? oysa ki zaman denilen bu olgu hayatı yaşamayı , anın tadını çıkarmayı ertelemekten başka hiçbir şey değildir.
Samanyolu'nda bize en yakın yıldızın uzaklığı dört ışık yılıdır. Bak belki de şu adacığın üstündeki yıldız olabilir bu. Düşün hele, orada bir gözlemci olsa ve çok güçlü bir teleskopla Bjerkely'ye baksa, dört yıl önceki halimizi görecek. Mesela on bir yaşında bir kızın sahneağa oturmuş ayaklarıyla yaylandığını görebilir "Ama bu bize en yakın yıldız. Bizim 'yıldız sisi' dediğimiz galaksinin tamamı 90.000 ışık yılı genişliğinde. Yani ışık
galaksinin bir ucundan öbür ucuna ancak 90.000 yılda gidiyor. Samanyolu'nda bizim Güneş'e uzaklığı 50.000 ışık yılı olan bir yıldıza baktığımızda, 50.000 yıl öncesini görüyoruz." ''Yani uzaya baktığımızda, aslında geçmişe bakmış oluyoruz. Evrenin şu andaki durumunu hiçbir zaman bilemeyiz. Yalnızca daha önce nasıl olduğunu bilebiliriz. Başımızı kaldınp binlerce ışık yılı uzaktaki bir yıldıza baktığımızda, aslında uzay tarihinde binlerce yıl geriye giden bir yolculuk yapmış oluyoruz."Ama gördüğümüz her şey ışık dalgaları halinde yansıyor gözümüze. Ve bu dalgaların uzayda yol alması için zaman gerekiyor. Gökgürültüsüyle karşılaştırabiliriz bunu. Şimşek çaktıktan sonra biraz zaman geçer, ancak ondan sonra duyarız gökgürültüsünü. Çünkü ses dalgaları ışık dalgalarından daha yavaş hareket eder. Duyduğumuz gökgürültüsü az önce olmuş bir olayın sesidir. Yıldızlar da böyle. Binlerce
ışıkyılı mesafedeki bir yıldıza bakınca, binlerce yıl önceki bir olayın 'gürültüsünü' görüyorum."
Herkesin hayatında bir kırılma noktası oluyor yâhut bir çizgisi öncesi ve sonrası diye ayırdığı. Ve o kırılma noktasından sonra hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. O süreç biraz ağrılı biraz sancılı geçiyor ama yine de bir şekilde su olup yolunu buluyorsun. Yeni dönüşmüş hâlinle yoluna kaldığın yerden devam ediyorsun. Evet belki düşeceğiz belki zorlanacağız belki de ağır gelecek bazı imtihânlar ama sabredeceğiz Allah’ın her takdirinde bir hâyır olduğunu göreceğiz. Ve nice keşke dediklerimizin bize verilmemesinin bir nimet bir hamd vesilesi olduğunu anlayacağız. Eğer Allah ertelediyse bunda bir sebep vardır. Eğer engellediyse ve müsaade etmediyse bunda elbet bir sebep vardır diyeceğiz. Çünkü Allah’ın planında her şey en doğru zamanda ve en mükemmel hâliyle olur. Geçenlerde okuduğum bir kitapta “Allah’ın hayatınızdan çıkardığı insanlar için endişe etmeyin. O sizin görmediğiniz şeyleri gördü, sizin duymadığınız şeyleri işitti ve sizin yapamadığınız o hamleyi yaptı” diyordu satırlarda… ne kadar da doğru ve yerinde bir söylem öyle değil mi? Bizim bilmediklerimizi bilen, işitmediklerimizi işiten, görmediklerimizi gören Rabb’imiz belki de bizim kaldıramayacağımız o ağır yükü sırf biz acı çekmeyelim diye erkenden alıvermiştir omuzlarımızdan. Ama biz bizim için neyin hâyırlısı olup olmadığını bilmediğimizden dolayı kendimizce imtihan olduğumuzu sanırız. Halbuki belki de o ağır yükün altında imtihan olup ezilecekken, Mevlâ bizi kurtarmıştır, bilemeyiz..
ÖĞRENELİM
Determinizm, hiçbir şeyin belirsiz olmadığına inanırlar; her şey önceki bir sebebin sonucu olarak ortaya çıkar ama biz bu sebebin ne olduğunu bilemeyiz. Olaylar rastgele görünse de tamamen fiziksel gerçeklerle koşullandırılmıştır.
-Olasılıksız-