Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Reklam
Başına gelen imtihanları savabiliyorsa insanoğlu bir sebebi de tamamen bu olmalı. Ne bu dünyada başıboşuz ne de her şey bizim kontrolümüz altında. Sebepsiz hiçbir şey yoktur. Başına gelen imtihanlar, zorluklar, çıkmazlar bilemezsin belki de senin mertebeni yükseltecek ve hiç tahmin edemediğin ahiret saadetine ulaştıracak seviyeye getirecek. Evet dünyalık düşününce çok zor herkes hep iyisi güzeli olsun o da tam olsun o da istediğim gibi olsun der ama bilemeyiz neticede dünya hayatı ve bir musibet bir imtihan seni nerelere çıkaracak kim bilir. Böyle bakınca da olaya "Bu imtihan benim başıma geldi bir başkasına değil" seçilmiş kul olarak görüyor kendini Allah katında değerli ve sevgili olduğunu bir kere daha hissediyor insan. Değilse bu dünya hayatına katlanmak çok zor elhamdülillah inançlıyız Müslümanız ki Allah'a sığınıyor ve bir şeylerin üstesinden geliyoruz Onun yardımıyla.
Gönderi kullanım dışı
Herkese merhaba sevgili okurlar.Bugün sizlere bir soru cevap postu hazırladım. Bir kitap seçip o kitap üzerinden aşağıdaki soruları cevaplandıracağım böylece hem kitap hakkında daha fazla bilgi edinmiş olursunuz ve ben de kitap hakkında notlar almış olurum. :) Soru 1:Öncelikle hangi kitabı seçtiğini yazarıyla birlikte söyler misin? Seçtiğim kitap
Hiçbir konuda yeteneğimin olmadığını düşünürdüm (hâlâ öyle düşünüyorum) ama aslında sorun şuymuş. Ustası olduğumuzu hissetmediğimiz bir konuda kendimizi beceriksiz saymak kendimize haksızlık olurmuş. Bir şeyin en iyisini yapmak zorunda değilim ki. Mükemmel olmak bana çok güzel hissettirecek amq her zaman mükemmel olamam. Belki hiçbir zaman da olmam bilemeyiz. Sadece mükemmeli bu kadar istemek yaptığım güzel şeylere zarar veriyor. Hallettiğim sorunlara geri dönüp baktığımda bile düşündüğüm şey "helal olsun bana neleri atlamışım" olmuyor, "insanlar neler atlamış sen bunu atlamışsın da ne olmuş" tarzı cümleler oluyor. Kendimi sürekli küçümsüyorum. Benden üsttekilerin bu kadar iyi olması canımı sıkıyor. Başarısız ve kötü biri olduğumu düşünmeme sebep oluyor. Düşününce takıntılıymışım gibi duruyor -ki öyle durması gayet normal- ama bir kelimenin on manasını on söyleyiş biçimini bile önemseyen biri için çok da şaşırtıcı düşünceler değil. Her konunun, her sorunun, her diyaloğun, habada uçan kuşun, süzülüp düşen yaprağın analizini yapıyorum. Sürekli her şeyin sebebini düşünüyorum. Başım ağrıyor bu paragrafı nereye bağlayacağımı kestiremiyorum bu yüzden son mahiyetinde olmayan minik bir nokta koyuyorum.
İnsan, ırmağın akışına dair bir idrak geliştirmeden kendi akışının nereye olduğunu anlayamaz, anlamlandıramaz. Çünkü akıbet bilgisi, faniler için gayba dahildir. Anlamlar içinde yolculuk ederiz ama bütün bu anlamların hangi nihayete bağlanacağını bilemeyiz. Yapabileceğimiz şey istikameti doğru tutmak, bu yolda gayret sahibi olmaktır. Sadece ölüm değil, hayat da bilinmezlerle doludur bizim için... Otuz yıl önce yaşanmış küçücük bir hadisenin, önemsizcesine söylenmiş bir sözün, açılmış bir kapının, farkına varılmış minicik bir gerçeğin, otuz yıl sonra hayatımızın bir büyük gerçeğine dönüşmesi, önünü alamadığımız bir kırılmanın tetikleyicisi olması, bir anlam fethinin kıvılcımını çakması, böylece hayatımızı esastan değiştirmesi mümkündür ve biz ancak her şey olup bittiğinde fark ederiz bunu. Hatta çoğu zaman etmeyiz bile. Sebepsiz olan hiçbir şey yoktur hayatımızda ve hiçbir şey kendi akıbetinden başka bir yere akmaz.🌿
Gökhan Özcan
Gökhan Özcan
Reklam
Hiçbir şeyin henüz bellli olmadığı yerde her şey, ama her şey mümkündür. Bilemeyiz, yanılabiliriz, tahmin yürütebiliriz. O yüzden hep, -ne oldum-, değil, -ne olacağım- deyin derler.
Genel Kültür, İdealizm, Materyalizm…
_Evrimsel Psikoloji_ _Beynimiz evrimleşiyor. Artık, mağara adamları gibi kadınların başına vurup saçlarından sürüklemek yerine kulaklarına güzel saçmalıklar, boş şeyler fısıldıyoruz. Çağ’a uyum sağlayamayan medeniyetsizler ise doğal seçilimle elenmeye başlıyor. _Evrimsel psikoloji, insanın sinir sisteminin doğurduğu davranışların evrimsel
Önerme, Totoloji, Antikahraman
_Önerme (Görüş, düşünce, fikir)_ _Mantıkta, doğrulanabilir ya da yanlışlanabilir ifadelere denir. En az iki terimden oluşan, içinde en az bir yargı ve bir doğruluk değeri taşıyan cümlelerdir. Soru ve emir tümceleri önerme olamaz çünkü bir soru ve emir doğruluk ifade etmez. Önermeler bir yargı bildirmelidir. _Önerme Türleri_ _1- Nitelik bakımından:
İyi insan, kötü insan
Bir insan hayatında yeterince kötülükle karşılaşınca kötü biri olur mu? Bize insanın tam iyilikle kötülük arasında kaldığı bir yer vardır. İnsana o duruma gelinceye kadar iyilik veya kötülük verilir. Evet iyilik de insanı kötü biri yapar. Yani yol açar. Bizce insan başına gelen kötülüklerin vahametinden dolayı değil, kendi içindeki bir takım
192 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.