Ondan haber alma ihtimali çok düşükken, onunla ilgili şeyler işitme ihtiyacı duyuyordu. Artık buluşmaları bile mümkün değilken, onunla birlikte yaşayıp mutlu olmak istiyordu.
Gerçekten sevdiğim çok az kişi var ve hakkında iyi düşündüklerim ise bundan daha da az. Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum artıyor ve her geçen gün, meziyet ya da akıl olarak görünenlerin yanıltıcı olabileceğine, insanların tutarsızlığına dair inancımı doğruluyor.
Çevremiz hep, rastgele, kalınca çekilmiş çizgiler, kaba ilişkiler, davranışlar, bozulmuş sesler, renkler, kokularla dolu. Çok gürültü var. Bu kalabalığın içinde, pek az kişi ince ayrıntıları sezebiliyor, duyumsuyor.
"Ben kötülük edenle kötülüğe maruz kalana aynı yüz ifadesiyle bakamam, her ikisine de gülümseyemem diyorum size. Bunu yaparsam o zaman da kendi yüzüme bakamam diyorum. Hepsi bu kadar, başka bir şey dediğim yok. Sizin mideniz kaldırıyorsa, kötülük edene de kötülüğe maruz kalana da aynı şekilde gülümsemeye devam edebilirsiniz, işin o yanı beni ilgilendirmiyor."