KAR ALTINDA HÜZÜN DENEMESİ
Dünyanın en uzun hüznü yağıyor,
Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne.
Kar yağıyor ve sen gidiyorsun,
Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun,
Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimiz
O insan ve tabiat çağını.
O silik, eski, yalnız aynalarda
kısaca insanlarda yani
kuşları eskiten kan
kurusun.
Gürültülü bir intihar başlasın akşamla
dinsin sen soyundukça geceye karışan hüzün dinsin dinsin benim çağdaş olmayan iğrenç yüzüm.
Şu yokuşun arkasında iğde ağaçlarının olduğu arsadaki tek katlı gecekonduyu anımsıyorsun değil mi? Hani yavru bir köpek bulmuştuk ve o evde herkesten gizli besliyorduk, eski kazaklardan ona yatak yapmıştık. Neydi o köpeğin ismi, Üzüm evet hatırladım… Biliyor musun, Üzümle o bahçede çamurların içinde oynadığımızda yaşadığımız sevinci alıp koydum ben bir kenara, yine öyle sevinmek istediğimde, o günlere dönüyorum, senin saçlarının ucundan sarkan o kurumuş çamurları, yüzünde sadece görünür olabilen gözlerini, burnun akınca içinden çıkan kumları anımsıyorum. Gülüyorum yine ilk defa görmüş gibi….
O silik, eski, yalnız aynalarda
kısaca insanlarda yani
kuşları eskiten kan
kurusun.
Gürültülü bir intihar başlasın akşamla
dinsin sen soyundukça geceye karışan hüzün
dinsin dinsin benim çağdaş olmayan iğrenç yüzüm.