KAR ALTINDA HÜZÜN DENEMESİ Dünyanın en uzun hüznü yağıyor, Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne. Kar yağıyor ve sen gidiyorsun, Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun, Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimiz O insan ve tabiat çağını.
Ve tek kare bir film
Tabiata çıkıyorum Göğsüm bir müzikle Vuruyor ritmini Dinliyorum hüznünü sendeki güzelliğin Başımda fırtına bir taç Unutulmuş padişahlıklar
Reklam
O silik, eski, yalnız aynalarda kısaca insanlarda yani kuşları eskiten kan kurusun. Gürültülü bir intihar başlasın akşamla dinsin sen soyundukça geceye karışan hüzün dinsin dinsin benim çağdaş olmayan iğrenç yüzüm.
O bir manzume idi kuşların okuduğu Şirâze bir nakıştı renklerin dokuduğu.
Sayfa 59 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Kendi kalemimden
Şu yokuşun arkasında iğde ağaçlarının olduğu arsadaki tek katlı gecekonduyu anımsıyorsun değil mi? Hani yavru bir köpek bulmuştuk ve o evde herkesten gizli besliyorduk, eski kazaklardan ona yatak yapmıştık. Neydi o köpeğin ismi, Üzüm evet hatırladım… Biliyor musun, Üzümle o bahçede çamurların içinde oynadığımızda yaşadığımız sevinci alıp koydum ben bir kenara, yine öyle sevinmek istediğimde, o günlere dönüyorum, senin saçlarının ucundan sarkan o kurumuş çamurları, yüzünde sadece görünür olabilen gözlerini, burnun akınca içinden çıkan kumları anımsıyorum. Gülüyorum yine ilk defa görmüş gibi….
O silik, eski, yalnız aynalarda kısaca insanlarda yani kuşları eskiten kan kurusun. Gürültülü bir intihar başlasın akşamla dinsin sen soyundukça geceye karışan hüzün dinsin dinsin benim çağdaş olmayan iğrenç yüzüm.
Reklam
1.000 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.