Hz. Ebû Bekir-i Sıddık'tan (r.a) sonra bu yola "Sıddıkıyye" ismi verildi. Bâyezid-i Bistâmî'ye (k.s) kadar bu isimle anıldı. Ondan sonra "Tayfûriyye" ismi verildi. Tayfur, Bâyezid-i Bistâmî'nin adıdır. Hâce Abdülhälik-ı Gucdüvânî hazretlerine kadar bu isimle anıldı. Ondan sonra, "Hâcegâniyye" ismi verildi. Şah-ı Nakşibend hazretlerine kadar bu isimle anıldı. Şah-ı Nakşibend hazretlerinden sonra "Nakşibendiyye" ismi verildi. Bu yol bu isimle İslâm âlemine yayıldı, meşhur oldu. Diğer kollardaki isimler zamanla unutuldu. Bu yol, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'den sonra "Nakşibendî-Hâlidiyye" ismiyle de anılıp yayıldı. Bugün Anadolu'da yaygın olan kol "Hâlidiyye" koludur. Bu yol, günümüzde Şah-ı Nakşibend hazretlerine nisbet edilen meşhur ismiyle "Nakşibendîlik" şeklinde anılmaktadır.
"Allah yolunda ateşe girmek vardır. Lâkin ateşe atılmadan önce, kendinde İbrahimlik vasfı olup olmadığını araştır! Çünkü ateş seni değil, İbrahimler’i tanır ve yakmaz.”
Hz.Mevlânâ (k.s)