• Sabah oldu. Ey sabahları hazırlayan ve koruyan Allah'ım, bize çok hizmeti dokunan Hüsameddin Çelebi'den sen özür dile. (Bu beyitte mecâzî bir anlam var: Sabahlara kadar Mesnevî'yi yazmaya devam ederek yorulan Hüsameddin Çelebi'ye Hz. Mevlâna şunları demek istiyor: "Benim, senin bu büyük hizmetine, gereği gibi özür dilemek elimden gelmiyor. Ey sabahları hazırlayan, koruyan Allah'ım! Sen nasıl, sana ibâdet eden kullarının kusurlarını afveder, onları rahmet deryasına gark edersen, Hüsameddin Çelebi'nin de özrünü Sen dile, kusurları varsa affet, onu da rahmet deryasına gark et.")
Yüce Allah Hz. Musa'ya: 'Ya Musa bana günahsız bir ağızla dua et!' diye seslendi. Hz Musa: 'Rabbim! Bende öyle bir ağız yok ki, sana nasıl günahsız bir ağızla dua edeyim' dedi. Bunun üzerine Yüce Allah: 'Başkalarının ağzıyla dua et; çünkü sen başkalarının ağzıyla günah işlemiş olamazsın. Öyle hareket et ki, diğer insanlar gece gündüz sana dua etsinler veya kendi ağzını temizle, Allah'ın adı temizdir, onu zikreden ağız temizlenir' buyurdu.
Sayfa 187
Reklam
Dünyanın en zor şeyi
Birisi Hz. İsa'ya: -Ya İsa! Dünyanın en zor şeyi nedir? diye sordu. Hz. İsa şu cevabı verdi: -Dunyada en zor şey Allah'ın öfkesi ve gazabıdır. Cehennem bile bu öfkeden korkar. Adam: -Peki Allah'ın öfkesinden nasıl korunmak gerekir? diye sorunca Hz. İsa: -Nefsinin öfkesinden kaçarak, cevabını verdi.
Yatırırken bu sedef kakmalı şimşir beşiğe, Ney'le kundakladılar Hazret-i Mevlâna'yı... Perdelerden taşırıp neyleri çığlık çığlık, Ney'le kundakladılar Hazret-i Mevlâna'yı... Bir, ipekten ve köpükten yaratılmış yumuşak Tüyle kundakladılar Hazret-i Mevlâna'yı... Gece mehtâb-ı elekten geçirip kirpikler, Ay'la
Hz . Peygamber, Allah’tan cenneti istiyorsan kimseden bir şey isteme . Kimseden bir şey istemezsen ben kefilim, cennete de girersin, Allah’a da ulaşırsın, dedi .
142. Fitne ve kavga ve kan dökücülük isteme; bundan ziyâde Şems-i Tebrî zi'den söyleme! Sırr-ı vahdeti apaçık söylemek, halk arasında dalâlet fitnesine ve ulemâyı zâhire ile ehl-i hakîkat arasında kavgaya ve mücâdeleye ve hattâ kan dökücülüğe sebeb olur. Nitekim Hallâc-ı Mansûr hazretleri bu sırrı keşf edince, bu halk onun kanını döktüler; ve Muhyiddîn Arabî (k.s.) hazretleri Fusûsu'l Hikem lerini bir rü'yâ-yı sâdıkada aldığı emr-i Peygamberî üzerine, bu vahdet-i vücûd sırrını apaçık söylediği için, ulemâ-yı zâhire tekfirine kadar cür'et ettiler ve elyevm inkâr edenler de çoktur. Fakat Hz. Mevlânâ bu sırr-i vahdetin birçok inceliklerini, kıssa libasları altında beyân buyurdukları halde, halk bu kıssaların iç yüzüne vâkıf olamadıklarından, Mesnevî-i Şerîf, Fusûsu'l-Hi kem'e olan ta'nlardan âzade kalmıştır.
Tercüme ve Şerh, Ahmed Avni Konuk
Reklam
Hz. Mevlana diyor ki: Bir şeyi farkedemeyen kişiler başımıza geçerse, eşeğin sahibini de eşek diye alıp götürürler. Fakat bizim şehrimizin padişahı (Cenab-I Hakk) boş yere bir şey olmaz. O her şeyi görür duyar.
Avrupa ve Amerika'daki fikri ve teknik gelişmeleri çok yakından takip eden ve Mevlâna Hazretleri'nin eserlerini okumaktan da büyük haz alan bir dostumdan dinledim: “İstanbul'a Batı'dan falan düşünür geliyor, filan yerde konferans verecek haberini alınca, giriş ücreti bin dolar gibi yüksek bir rakam olmasına rağmen, gidip dinledim. İki saat süren o konferansta elin o anlı şanlı düşünürü bize ne anlattı bilir misin? Hz. Mevlâna'nın Fihi Mâ Fih'ini... Ne Mevlâna'nın adını andı, ne de eserinin. Fakat bütün dedikleri o eserden derlenmiş, allanıp pullanıp bize sunulmuştu.” Hiç şaşırmadım. Çünkü daha önce Paulo Coelho da (korsanlarıyla birlikte ülkemizde bile yüzden fazla baskı yapan) Simyacı romanıyla dünya çapında üne kavuşmamış mıydı? O romanının asıl konusu da Mesnevi'deki bir hikâyeden alınmamış mıydı? Hatta Türkiye'ye geldiğinde insanımızın Mesnevi'den habersiz olduğunu görüp hayretini dile getirmemiş miydi?
Aklın peşinden gitmeyi bırakıp kalbin sesine uymak lazım. Aklın yolu zan ve tahmindir, kalbin yolu ise temaşa ve hayranlıktır. Mesnevi'den
Sayfa 102
90 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.