Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Iaevimsti Loarsgar

ancak her çocuk iyiliği bulana kadar arama kararlılığına ve cesaretine sahip de­ğildir.
Sayfa 5
Reklam
Birdenbire aklı evlendiği seneye, biricik aşkına, her ömürde bir kere açan o bahara gitti.
Eskisi okadar uzak, o kadar efsanevi bir alemdi ki. Behçet bey orada, bu alemin her şeyi değiştiren ve güzelleştiren büyülü ışığı altında kendisini istediği gibi tahayyül edebilirdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şu ana hapsedilmiş olmak yerine, ne geçmiş, ne bugün ne de gelecek diyemeyeceğimiz bir yerde, "uygun olmayan bir yer" dedir, yolunu şaşırmış halde dolanır. Kimse onu anlamaz. Yalnızlık ve korku sürekli tırmanırken yolcu artık hiçbir şey yapmayan daha doğrusu hiçbir şey yapamayan bir insana dönüşür.
Sadece bugünde kalmak hayvan misali yaşanan bir hayata gerilemek demektir. Tüm hafızasını kaybedene daha fazla insan denemez. Şu an, geçmişle geleceği bağlayan bir temas noktası sadece, ama şu anın kendisi tek başına hiçbir şey değil.
Reklam
Bestecilerin kendilerinden geriye nota bırakmalarının sebebi gelecekte o parçanın tekrar çalınması içindir. Zihninde melodi oluşan bestecinin kafasının içi tamamen havai fişek gösterileriyle doludur herhalde. O sırada soğukkanlılıkla kâğıdı çıkarıp bir şeyler yazmak kolay bir iş olmasa gerek. Con fuoco -ateşli, tutkulu- gibi müzik sembollerini titizlikle yazarken bestecideki o sakinliğin bir yerlerinde absürt bir taraf vardır. Sanatçının iç dünyasında hazır bulunan zavallı kâtibin yeri. Elbette gereklidir. O kâtip olmalı, öyle ki hem eser, hem de besteci sonraki nesillere aktarılabilsin.
Benim iyi yapabildiğim hiçbir şey yok. Yalnızca bir tek yeteneğim vardı, o da kimseye övünemeyeceğim özellikte bir şeydi. Acaba ne çok insan gurur duyduğu özelliklerini kimseye anlatamadan mezara gidiyordur?
Bir de zaten mutluluk nedir ki? Yaşadığını hissetmek. Mutluluk bu değil midir?
Sayfa 104
Gülmek zayıflıktır. Başkasına karşı kendini savunmasız hale getirmek anlamına gelir. Kendini yem olarak sunmanın işaretidir. Gözüme güçsüz, adi ve çocukça göründüler.
İnsanların ağız alışkanlığıyla kullandığı "tesadüf" kelimesine inanmamak, bilgeliğin başladığı nokta.
Reklam
Her içtiğinde masada olanları unutan bir mahalleli vardı. Ölüm denen şey, yaşam denen bu bayağı ve ehemmiyetsiz içki sofrasını unutmak için kafaya dikilen bir kadeh içkiydi belki de.
İnsanı birkaç kalıpla değerlendirerek bir ömür yaşayan aptallar var.
Inhi'yi bekleyeyim diye odanın dış çevresini boydan boya çevreleyen verandaya oturup karşıdaki dağa vuran gün batımını izledim. Kışla birlikte cılızlaşmış dağ tam kan kırmızısına boyanacak derken karanlık çöktü. Bundan hoşlanmaya başladıysam artık ölüm yaklaşmış demek midir?
şahıs pırıl pırıl ve aydınlık hava­ da geziniyordu demeyi beceremeyip "Canaletto'ya özgü bir gökyü­zü altında yürüyordu" diye yazıyordum. Sonra D'Annunzio'nun da böyle yaptığını anladım: Costanza Landbrook adındaki kadının ba­zı nitelikleri olduğunu söylemek için onu Thomas Lawrence'ın yarat­tığı birine benzetiyordu, Elena Muti'nin yüz hatlarının Moreau'nun bazı genç kızlarını andırdığını, Andrea Sperelli'nin Galleria Borghe­se'deki meçhul beyefendinin portresini anımsattığını söylüyordu. İş­te o zaman bir roman okumak için insan bayilerde satılan bazı sanat tarihi dergilerini karıştırmak zorunda kalıyordu.
790 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.