Çağdaşımız tıp tarihçisi H. Schipperges, Schramm'la şu konuda aynı görüşü paylaşmaktadır: «Gerçekten İbnü'l-Heysem (ö. 1041'lerde) doğa bilimine yeni bir ele alış ve onu Yunanların doğa araştırmalarından açıkça ayıran, Galile dönemini aşarak modern deneysel fiziğe bağlayan metodu ilk defa getiren kimsedir.»
İbnü'l-Heysem, İbn-i Sina, Cabir İbn-i Hayyan. Biz bunların çalışma tarzlarını çok az biliyoruz. Müslümanlar bunları araştırdığında, bir insanın tek başına neler yapabileceğini, insanın yaratıcılığını görüyorlar. Avrupalılar "İslam dünyasında böyle bir anlayış yok'' diyorlar. Bu tamamıyla yanlış!
Matthias Schramm, İbnü'l-Heysem'in, tecrübenin en veciz tarifini yaptığını ortaya koydu. Birçok alime göre Müslümanlarda bir tecrübe, bir de teori var. Müslümanlara göre ne tecrübe ne de teori tek başına kafidir. Tecrübe, eğer kendisinden evvel bir teori tarafından desteklenmiyorsa ilmi hiçbir neticeye ulaştıramaz. Bu sadece bir bocalama ve uğraşmadan ibaret kalır. İmin konusu olamaz. Müslümanların böyle söylediğini Wiedemann ortaya koydu, Schramm aynı şeyi söyledi. (...) Avrupalılar Müslümanların bu prensibi ortaya koyduğunu kabul etmezler. Avrupa'da ilimler tarihi okursanız, "bu prensibi 13. yüzyılda Paris'te yaşamış İngiliz alimi Roger Bacon ortaya koydu" veya "16. yüzyıl İngiliz alimlerinden Roger Bacon'ın metodudur bu" derler. Bu bir safsatadır. Çünkü Cabir
İbn-i Hayyam ve İbnü'l-Heysem gibi Müslüman bilginlerde
tecrübe, çalışılırken sistematik olarak daima faydalanılan bir vasıtadır.
Yani tecrübeyi tesadüfen değil de sistematik olarak kullanacaksınız
ve bir teori tarafından da desteklenmiş olacaktır.
Mesela Kepler'le, İbnü'l-Heysem'i mukayese etmek istesem... İbnü'l Heysem çok derin çalışan bir insan. Kendisinde tekamül duygusu ve tekamül kanunu fikri çok derin olan bir insan... Kepler ise daha aceleci, daha çok
gösterişçi!
İbnü'l-Heysem (965 - 1038/1040)
Birçok tarihçiye göre, deney ve gözleme dayalı bilimsel metodun kurucusu olarak kabul edilir. Hakikate bağlı olmayı önceleyen İbn'ül-Heysem şöyle der: "Kritik incelemelerinde kişi kendinden de şüphe etmelidir, ancak bu sayede ön yargı veya hoşgörünün tuzağına düşmez."
" Optikle ilgili bir kitap okumalısın, " dedi William, eğlenerek. " Kitaplığı kuranlar hiç kuşkusuz okumuşlar! En iyileri Araplarınki. Ebu Ali El- Hasan İbnü'l Heysem, De aspectibus( Görünüşlere Dair) adlı kitabında, kesin geometrik kanıtlarla aynaların gücünden söz ediyor.
Bu eski Fransız komünistinin sayıklamalarına göre "Arap kültürü Câmi'nin şiiri ve İbni Haldun'un görkemli ansiklopedisinden sonra sömürgeciliğin boyunduruğu altında" yaşamıştır.
- Ya ne zaman yok olmuştur?
- Türk egemenliğinden sonra!…
Aslında bu iddia yalnız Garodi'ye ait değildir. Türkleri barbar göstermek gayretlerinin