Dünyayı küçümseyen vaazdan sonra cemaat dağılıınca hocalar ve hafızlar hangi mevlide kim gidecek kavgası yapıyorlar, dünya onlar için ne kadarsa o kadarı paylaşılıyor.

Nereye gideceğini bilmeden yürümeye başladı, insanın hiç mi yeri olmaz, bildiği bunca sokaktan, önünden geçtiği bunca evden hiç mi bir çare bulunmaz, bu darlığa şaşıyordu.
Başına felaket geldikten sonra üzülmeye dertli olmak denmez zaten, böyle ince ve sürekli bir sızı duymaktır dertli olmak, başkasının aldırmayacağı şeye küsmektir.