Bir çocuk kendisiyle ilgilenen , kendisiyle oyun oynayan, onu seven birini kaybedince veya o kişi onla yaşamayıp uzaklaşınca çocuk terk edilmiş duygusunu yaşar. Onu seven / sevenlerin yokluğunu kabullenmesi çok zor olur. Çocuk aynı ilgiyi, sevgiyi başka ebeveynlerden isteyip aynı duyguları hissedemeyince bu mevcut durumda yaşadığı ayrılık
İnsanoğlunun mefhumuna göre içimdeki sevgiyi ve arzuyu uyandıran güzelliğe dair her şey birer kepazeliktir. İnsanoğlunun yargısına göre ise hasret duyduğum, iyiliğe dair ne varsa bir hiçten ibarettir.
22. Yaşım.Hayatın acemisi bir köy okulu öğretmeniydim.Köydeki herkes kucağını açardı bana.Her sabaha bir esnafın selamı, öğleye bir annenin gözlemesi eşlik ederdi benimle.
Azığım bereket ve hayretti çokça kez. Şükredip, bu sevgiyi katık eder, umutla sürerdim kelimeleri dilime...
Kiminin saçını okşar, kiminin kanayan dizini sarardım.Yuvası olmayana ana, bacısı olmayana deva olayım isterdim.Olmuşumdur da belki kimbilir... İkindi vakti ağır ağır çıkardım yuva dediğim okuldan.Gözler ve adım adım tanımaya çalışırdım içimdeki huzurlu o köyü... Hayatımın en güzel masalı anlatılırdı burada yaşadıkça kulaklarıma...
Bir Gönül vardı mesela ; heyecanla senin
adın Mutluluk derdi. Elinde cezvesi, cezvesinde kakuleli kahvesi, hazır etmiş beklerdi.Sokağa adım atar atmaz yakalardı beni kolumdan.Böyle telaşlı bir yaşamak sevdası ve kakule tatmamıştım o güne kadar.
Meğer Mevlâ ve Gönül o köyde şifasını sunarmış bana..
9 yaşında bildim hastaneleri ben mapushaneler gibi...
Allah kimseye vermesin illeti,
Çocukluğun kabusu gibi...
Gözlerimle tatmadığım, ellerimle iz bırakmadığım, dilimle ulaşamadığım; havasına, suyuna, toprağına moleküllerimi bırakmadığım tarihin, coğrafyanın, hikayelerin bana mirası olan genlerimle birlikte bilinçaltımda oluşturmuş olduğu katmanlar, üzerinde zihnimle dolaştığım bu cümlelerle birer birer eriyor.
Coğrafyalar ve o coğrafyalarda
Anlatmak, anlaşılmak bazen ne kadar da zor. Bin türlü cümle kurup yine de doğru kelimeleri bulamamak, hislerini doğru şekilde aktaramamak... Sen en güzel şekilde anlattığına inanırken karşındaki insanlar tarafından anlaşılamamak... Hatta bazen konuşmanın ne büyük nimet olduğunu unutup "Konuşursam herkes anlar, benim sustuklarımdan anlayacak