Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
İster Suriye’ye ve Irak’a yönelik hareketlilik olsun ister Büyük Ortadoğu Projesi ve Trump’ın en son mega projesi dediği yeni Ortadoğu planı… Bunların hepsinin ortak bir noktası vardı: TEOLOJİ. Yani, insanların inandıkları dini değerler ve bu değerler üzerinden çizdikleri politik yol haritası.
Kitabı yazdığımız dönemde olmaz dediğimiz her şeyin neredeyse kitap yazılırken hayata geçmiş olması bizi gerçekten endişeye sevk etti.
Her satırında, her cümlesinde, hatta her kelimesinde içimizden gelen tek söz “Bu kitap bizi yanıltsın” oldu.
Bu kitap size kıyametin kapısının nasıl açılacağını anlatmayı vaat ediyor.
“Sizin inandığınız şey fark etmez. Eğer onlar buna inanıyorsa, bu sizi de etkileyecektir.”
William Cooper
“Maşiah hâlâ gelmedi. O halde gelişini hızlandırmak için bir şey yapın.”
Menachem Mendel Schneerson
“Çocuklarımın ömürlerinin sonuna kadar yaşayacağını zannetmiyorum. Armagedon’da son çatışma olacak ve sonra Tanrı evreni yok edecek. ”
Jerry Falwell
“Reagan’ın politik kararlarının çoğu İncil kehanetlerinin lafızcı yorumları üzerine bina edilmiştir. Bu durum Reagan’ı, ‘Şayet Tanrı ipotek altındaki bütün dünyayı yakında geri alacaksa, o zaman devlet borçları konusunda tasalanmak için hiçbir sebep yok’ gibi bir düşünceye sevk etmiştir.”
James Mills
“Bunu yapmamın sebebi, size baktığımda İsrail’i diriltecek insanları görmemdir ve o ideal hepimizin yüreğindeki kutsal tutkudur: Atalarımızın vatanı, yuvamız İsrail’e dönüş.”
Edmond de Rothschild
3 farklı medeniyet vardır ;
1. Duyumcu ve materyalist medeniyet
2. Akılcı medeniyet
3. Mistik medeniyet
1) Duyumsal algı ve veriler üzerine kurulu olan bu medeniyet en eski ve en popüler medeniyetlerden biridir. İnsanlığın çoğunluğu tarafından kolayca benimsenen ilkeleri, basit bir sosyal düzeni ve bireysel hazzı önceleyen yapısı vardır.
Devlet, Platon, Sokrates diyaloglarından en popüler olanı Devlettir. Platon düşünce eylemi hakkında bakışı ile başlayan bölümde Sokrates "Ben beden zevklerini kaybettikçe konuşmaya doymaz oldum" diyerek , başlayan diyaloğunda ilk kısmında doğrunun tanımını bulmaya çalışmanın devamında ideal bir devlet tanımın nasıl yapılacağı konusunda fikirlerini anlatmak yerine ortak bir fikre ulaşmanın yollarını arıyor.
İlk kitap boyunca devam eden doğrunun tanımı tartışması ikinci kitabın ortalarına kadar devam ediyor bu diyalogda doğrunun tanımını yapmakta ki asıl önem ideal bir devlet tasarısından önce ideali yani doğruyu tanılamaya çalışmak.
Sokrates dönemi ve sonrasında belki de felsefe tarihi boyunca tüm filozofların en uzun süre üzerinde durdukları soru doğrunun neye deneceği.
Sokratesin devleti belli ideoloji ve ahlak normlarına ters düşebilir burada benim için önemli olan her şeyi üzerine
inşa ettiği doğruluk kavramının ne olduğu ve Sokratesin devletinde idealin tanımının ne olacağıydı.
Sorumun cevabını kitabın birçok yerinde tekrar tekrar zikretmeye devam eden Sokrates benim felsefeye bakışım da bu kitaptan sonra büyük bir devrim olmasının sebebi belki de kompleks soruları her gün tekrar ederken aslında ön kabullerimizi doğru nedir iyi neye derler gibi özünde ilk cevabını aramamız gereken soruları kendimize sormuyor olmamız .
Felsefe benim için sistematik bir düşünme eylemi olduğu kadar bilgi bilim ve kavramların doğru olduğunu gerçek olduğunu nasıl bilirim sorusuna aradığım cevaplar bütününe giden eylemin kendisi. Bulduğum cevapları belli bir sistematiğe oturttuğum da bilginin kendisini oluşturuyor.
İyi okumalar...
Bu kitabı Türkçe olarak okuyamıyor olmamız gerçekten büyük kayıp.
Yine goodreads incelememi google translateden çevirip koyacağım.
"Sahte haberlerden" ve "sol elit" ten nefret eden "gerçek insanlar" ın yükselişi hakkında harika bir kitap.
Bir Türk olarak okumak benim için tabii ki zordu. Ama bu kitabı saf olan herkese "Ülkemde olmayacak" demesini tavsiye ederim.
"Hatamız, yapabileceğimizi yapmamış olmamız değil, daha önce yapmamız gerektiğini bilmiyor olmamız değildi."
Bu kitabı, bu insanları uyarmak, çok geç olmadan bir şeyler yapmaları için yazdı. Mafya devleti devralmadan önce.
"Bir diktatörlük oluşmaya başladığında, pek çok insan onun devam etmesini bekliyor." Büyük finans ve günlük ekmeği siyasi hibelere bağlayan bu dev ağ ... Erdoğan'ın desteğinin temelini oluşturdu ve adanmışlarının devlet aygıtını dönüştürmesini sağladı. ta ki devlet lideriyle özdeşleşene kadar… Nihayetinde 'Erdoğan gittiğinde Türkiye yok olur' fikri propaganda makinesinin ürettiği bir efsane değil, Erdoğan'ın bütün bir cankurtaran halatının kesilmesi anlamına gelen sağlam bir siyasi gerçeklikti. Kayıp güç."
O gitse veya gittiğinde Türkiye'nin ne olacağından kaç kişinin korktuğunu çok açıklıyor. Ama en azından bu kitabın Türkçe basılabileceğini biliyorum. Ve bu Türk halkı için bir kazançtır.
Utanç ve nezaket kaybıyla ilgili parçalar, hakikat sonrası dönem, "ben" yerine "biz" olma çaresiz ihtiyacı, her yeni sistemin ideal kadınları yaratma biçimi çok düşündürücü oldu.
How to Lose a Country : The 7 Steps from Democracy to DictatorshipEce Temelkuran · HarperCollins Publishers · 201922 okunma
·
Puan vermedi
Tarih kitaplarını okumayı pek sevmememde benim bile bir solukta okuduğum bir kitap oldu. Hepimiz az veya çok Fatih Sultan Mehmet’in hayatını biliyoruz. Sonuçta okullarda tarih kitaplarında hep anlatılır. Ancak bu kitapta anlatım daha sade ve akıcı daha bir zevk alarak okuyoruz. Hepimiz biliyoruz ki sultan Mehmet’in ülkemiz ve dünya tarihinde ki en önemli olayı İstanbul’un fetih tabi ki bunun yanında başka şeylerde bulunmakta.
۰
Kitap toplam 45 ana başlıktan oluşuyor sultan Mehmet’in babasına benzemesinden daha genç yaşta olmasına rağmen hedeflerinden Fatih ünvanını nasıl almasından İstanbul’un fethinde ve sonrasında yaşanan süreçlerden azminden ideal bir devlet başladı olmak içim geçirdiği süreçlerden bahsetmekte... Ben büyük bir keyifle okuduğum kitabı sizede tavsiye ediyorum
Yine içi notlarla, altı çizilmiş cümlelerle dolu bir kitap. Devlet, herkesin ama özellikle felsefe meraklıların okuması gereken bir baş yapıt.
Platon'un ideal toplum, insan ve iyilik ideası üzerine bakış açısını hayranlık uyandıran derinliği ile anlatıyor.
Kitap bitince kafanızda bir sürü kapı açılmış olacak.
Hepimiz yaşadığımız dünyanın daha güzel bir yer olmasını diler ve mutlu bir yaşam için sorular sorar cevaplar ararız. Thomas More da 1516 yılında yazdığı Ütopia ile yaşadığı dönemde gördüğü sorunları eleştirmiş, sorunların nasıl çözülececeğinin ve herkesin mutluluğunu amaç edinen bir toplumsal düzenin nasıl kurulabileceğinin kıstaslarını anlatmıştır. Aradan 500 yıl geçmesine rağmen insanlığın sorunları aynı ve mutluluğa götürecek ideal düzeni hala bulabilmiş değiliz.
Ütopyada herşey herkese aittir ve insanlar bütün ihtiyaçlarının karşılanacağından eminler. Zengin fakir ayrımı yoktur, kimsenin hiçbir şeyi yok ancak herkes zengindir. Günlük ekmeğin peşinde koşmadan karnın doyacağından eminsen, sefalet içinde yaşayacağını düşünmeden, çocuğunun geleceği için endişe duymadan, torunlarının torunlarının bile mutlu bir yaşam süreceğinden emin olarak yaşıyorsan daha büyük bir zenginlik var mıdır?
Ütopya'nın kelime anlamı hiçbir yer demektir. Gerçektende More'un kurduğu ideal devlete benzeyen başka bir yer yada tüm halkını mutluluğa götürebilmiş bir devlet düzeni yoktur. Ona göre insanlığın mutsuzluğunun asıl sebebi sınıfsal ayrımlardır ve bunu çözümü para ve özel mülliyete verilen değerin ortadan
kaldırılmasıdır. Günümüz modern dünyasında insani hırslarının yarış içinde olduğu, herkesin alabildiği kadar var olduğu 21. yyda bunları değersizleştirmek artık imkansıza yakındır. Bunlara rağmen böyle bir dünyanın hayalini kurmaktanda hiç vazgeçmiş değiliz..
192 syf.
·
Puan vermedi
Platon'un Devlet kitabıyla benzer olduğunu düşünerek okumaya başladım ancak içerik bakımından birbirlerinden ayrılıyorlar. İdeal Devlet kitabının ilk bölümlerini anlamak oldukça zor, bazı bölümleri havada kalabiliyor, son kısımları daha anlaşılır düzeyde.
Marcus Aurelius veya Epikür gibi bir Stoacı filozofu, aynı zamanda bir devlet adamı ve tragedya yazarı olan Cordoba'lı Seneca, siyasi yaşamında karşılaştığı çalkantılı iniş ve çıkışlarıyla baş edebilmek ve uygun bir yaşam sürebilmek için, kendi tefekkürünün ve Stoa öncüllerinin felsefesi olan "summum bonum"dan, yani en yüce iyi olarak gördüğü doğaya uyumlu yaşama felsefesinden bizlere temel ahlaki ve erdemsel ilkeler sunuyor. Seneca'yı ve felsefesini tanımak için ideal bir kitaptır, okunmalı.
