"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana..."
Kitap bu güzel alıntıyla başlıyor. Yani kitabın özeti bile diyebiliriz. Açıkçası kitabın ilk 200 sayfası biraz zor ilerliyor. Charles Dickens bize o 200 sayfada çokça karakteri tanıtıyor. Ama ondan sonraki sayfalarda karakterleri o kadar iyi bir biriyle bağlıyor ki... En çok şaşırdığım yer Mrs. Defargin kimdigiydi.:) Yani arkası çok akıcı ilerliyor.
Adından da belli olduğu gibi iki şehir: Paris ve Londra. Kitaptaki olaylar tarihin en hareketli anlarından biri olan Fransız devriminin ekseni etrafında biçimleniyor. İşte o vakitte insanların nasıl hayat sürdüğü bu alıntıda güzelce anlatılmış: "Zira köpeklerden çok sıradan insanlara vurulduğuna pek çok kez tanık olmuştum." O kadar çok acı var ki yaşamadığımız. Bizim okumaya dayanamadığımız şeyleri insanlar yaşıyor maalesef...
Kitapta en çok sevdiğim karakter Mr. Manetteydi. Sevgili kızının hatırı için içindeki nefreti bastırıp kızını sevdiği Darnay'e vermesi... Kitabı herkese tavsiye ederim, kitabı okumak biraz acıyı ve merhameti harmanlamak gibi bir duygu.