Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk...
İki denizin kavuşması Meracel Bahreyn..Ateş ve Su,Fırtına ve Meltem in ..
Şems,içindeki aşkı anlayan onu karşılayabilecek olan maşukunu arar,ateşinde pişecek ve fırtınasına çare olacak bir maşuk, bir hamuş..
Bu yolda başını vermeye hazırdır ve dilediğine sonunda kavuşur..
Mevlana,Şems ile karşılaşana kadar bir alim,Konya nın sevgilisi, başmüderrisi.Onu Celaleddin olmaktan öteye Mevlana yapacak olan onun sınırlarını aşıp manevi aşkı içinde harlayacak Şemsin gönül ışığı,uğruna baş feda edilmiş olan bir pınar.
Tabi aralarındaki ilahi aşkı anlayamayan Mevlana yı paylaşmayan dönemin Konyası..
Kitap biyografik bir roman olarak başlıyor ve Şemsin,Mevlana yı bulmasına kadar olan bilindiği kadarıyla şahsiyetini, kimliğini ve aşkını yaşayabileceğini maşukunu arayışını anlatıyor.Mevlana ile olan ilişkisini bu iki tasavvuf ehlinin birbirlerinden nasıl beslendiğini,mana alemine dair gördüklerini,yer yer kıssalar eşliğinde aktarıyor.Tabi manevi aşkı ileri boyutta yaşanması kem gözlerin nazarına dokunur ve neticede ahde vefa yerine gelir ve Şems şehit edilir.Aktarılan Şems ve Mevlana arasında manevi boyutta alamler arasına geçişe uzanan kelimetullah aşkıdır ama anlayamayan maddi alemde insanlar arasında ile nazar ve kıskançlık ile karşılık bulur.
Kitabın gayet sade ve anlaşılır bir dili vardı yazar yararlandığı kaynaklar itibariyle gayet düzenli bir şekilde kitabı sunmuş ve yer yer kıssalar ile anlatım desteklenmiş çeşitlenmiş.Tasavvufi bir anlatımda güzel bir eser olmuş.Herkese iyi okumalar.
Aşkın GözyaşlarıSinan Yağmur · Karatay Akademi · 201018,9bin okunma
Hayatları boyunca hiç gerçek doğal ortamında bir maymun görmemiş, şehir ve çiftlik hayvanları dışında hayvan tanımayan, ıslah edilmiş bitkiler dışındaki bitki yaşamından bihaber, canlılığın devasa ve mikroskobik boyutlarıyla ilgili tamamen bilgisiz, kitaplardan haberdar oldukları dışında yaşamın zenginliğini deneyimleme şansı bulamamış insanların; "İnsan" ve "Ahlak" hakkında konuşacağı her şey, ortaya atacağı her fikir, eksik ve kusurlu olmaya mahkumdur.
Velev ki bu bilgiler köken itibariyle ilahi bir kaynaktan geliyor olsun; bu dünyayı hakkıyla ve zamanının bilgisiyle öğrenmekten uzak duran insanların bu mesajları anlaması muhaldir.
Fâtıma aşktır. Aşk-ı Muhammed'dir. Peygamberler Peygamberi Muhammed Efendimiz ile Ehlibeyti arasındaki sırrı ve ilahi bağlantıyı gönül âleminde yaşayabilmektir.
"Sezgisel zihin ilahi bir hediye, mantıksal zihin ise sadık bir hizmetkardır. Biz hizmetkarı onurlandıran ve hediyeyi unutan bir toplum yarattık"
Albert Einstein
Yâ ilahî! Yunus Peygamber gece karanlığında iken, sana "Senden
başka ilah yok, sen bütün eksikliklerden münezzehsin." diye dua
etmişti de, sen onu kurtarmıştın. Yunus'u gece karanlığında
günahından kurtaran Rabbim! Sana günah karanlığında dua
ediyorum. Beni kurtar.
Ey dünya! Göz kırpma bana. Hayatın cezbesiyle beni Rabb'imden alamazsın. Ben ilahi aşka talibim. Sen neyin etrafında dönersen dön, ben sahibime dönerim.
-Hz. Peygamber Efendimiz bir Hira mağarasında ilk vahyi aldığında
bir de Mirâca çıktığında semâ etmişti. İki kolunu yana açmıştı. Semâ
ilahî aşkın taşkınlığında Allah'a iki kulaç (iki yay) yaklaşmak demektir.
Kollar bunun için açılır. Necm suresi 9. Ayette: "Aralarında iki kulaç
mesafesi kalıncaya kadar, hatta daha da yakınına" buyrulmuştur. Hz.
Peygamber Miraç'a yükselirken Sidretü'l Münteha'da durdu ve
buradan öteye geçemeyeceğini bildirdi. Yolculuğa Resulullah tek
başına devam etti. Allah'ın öyle yakınına geldi ki aralarında iki kulaç
mesafe kaldı, işte semâda ki iki kulaç budur. Semâ eden âşık şunu
ifade etmektedir. "Rabbim, senin aşkınla yandım, sana kavuşmayı
özledim ve iki kulaç yakınına kadar geliyorum. Nur yolumu aç,
rehberim ol."
Aşk, ilahî aşk çizgisindeki bir seven için araçtır. Gaye ise Allah'a
aşk ile kavuşmaktır. Fâni bir sevgili ile yaşanan aşk ise amaçtır. Sevgili kazanılınca heyecan kaybolur, kaybedilince nefret başlar.