İlginç bir konu seçilmiş. Sinema ya da tiyatroya kolayca uyarlanabilir. Çok örneği var. İstanbul'da, şiddetli bir kar yağışında, oturdukları apartmanda mahsur kalan insanlar. Bu insanların hayatları, sorunları, aralarındaki, biri hariç, sıradan ilişkiler. Daha çok anlatı kişilerinin iç hesaplaşmaları. Hikâye diyaloglardan çok iç monologlarla ilerliyor. İlişkiler ve kişilerin hepsi birbirine bağlanmıyor. Kendi başına, bütünden ayrı kalıyor. En büyük sorunun yanında bu niye var dedirtebilir bazı yan hikayeler. Anlatıcı birinci tekil kişi, ben anlatıcı. Ancak bu anlatıcılar dört kişi. Dört kişi kendi açısından anlatıyor. Kötü ya da yanlış değil ancak neden bir anlatıcı değil, neden kişilerin hepsi hikâyeye göre kullanılmamış, neden bu dört kişi seçilmiş bence belli değil, rastgele seçilmiş gibi. Dili ve yazım tekniği sıkıntılı. Zor okunuyor. Kısa kısa, küt cümleler. Düğüm düğüm cümlelerin peş peşe dizilişi. Sesli okumak zor ve zevksiz olur ki içten okumak bile sıkıntılı. Okuma zevki vermiyor. Çok etkileyici, aforizma olarak akılda kalacak ifadeler, cümleler var. Bazıları yazarın yaratıcılığını ortaya koyuyor ama teknik ve üslup zayıflığı bir yandan da bu güzellikleri ziyan ediyor. Yine de konunun ilginçliği ve (Teknik yönü hariç.) işlenişi için tavsiye ederim.