🪔Orhan Pamuk, Kırmızı Saçlı Kadın romanı için "Kara Kitap'tan yoruldum, kısa bir roman yazayım dedim. Okyanusları koşarak geçeyim dedim, mümkün mü diye kısa roman yazmak. O da bende olmadığını düşündüğüm bir hüner, bir deneyim.." diyor ve başlıyor kitabı yazmaya..
Soruyorum size!
İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi?
Yoksa kaderimizi çizen yalnızca efsanelerin gücü müdür?
Kırmızı Saçlı Kadın, bizi otuz yıl öncesinde İstanbul yakınlarındaki bir kasabada liseli bir gencin yaşadığı sarsıcı bir aşk hikâyesiyle, büyük bir insani suçun peşinden sürüklüyor. “Kırmızı Saçlı Kadın” Cem'in hayatına dokunurken efsanelerin büyüleyiciliği ve gerçek hayatın sıradanlığı arasındaki bir geçitte bulmasını da sağlıyor.
Sabırla okuyunuz,gizlere ulaşmanız yakındır..
Orhan Pamuk ile tanışmak için seçtiğim bir kitaptı. Yazarın dilini gayet akıcı ve sadeydi. Kitap üç bölümden oluşuyor. Olaylar en başta gayet sıradan, masum gelse de ikinci bölümde tahmin edemeyeceğim kadar farklı gelişti. Kısaca bahsetmek gerekirse olay liseli bir gencin kuyucu çıraklığı yaptığı dönemde kasabanın dışında gördüğü tiyatrocu olan kırmızı saçlı kadına olan ilgisi etrafında gelişiyor. Arka kapakta yazan şu iki cümle bu romanı çok güzel özetlemiş : İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi? Yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür?
Herkese merhabaaa ️
Uzun zamandır inceleme yapmıyordum. Simdi oncelikle benim Orhan Pamuk'tan okuduğum ilk kitap bu oldu. Bir süredir yazarı okumak için ayrı bir istek vardı içimde ve kırmızı saçlı kadın kitabına da çok denk geldiğim için ilk bu kitabını alıp okumak istedim. Ama nedense biraz hayal kırıklığı yaşadım. Kitabın arka kısmında
Aslıda kitaptan değilde kitabın arkasındaki bir sorunun cevabını vermek istiyorum
"İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi ?
Buna şiddetle evet demek istiyorum ilk o yasadiğımiz aşk tüm hayatımızı yönlendiriyor eğer iyi bir aşksa tatlı bir tebessüm ,umut dolu geçmiş oluyor evet geçmişinde umudu oluyor ,yüreği kor gibi yananlar ancak anlar geçmişin umut dolu vâdini .... Ama kötü bir aşk yaşanmişsa her yeni bir aşka yaklaştığınızda "bu defa unutup bende seve bilirim? " bu cümleleri kurduğunuzda yüreğinize geçmişin hayal kırıklığı batar umutsuzluğun sevgisizliğin İçinde kıvrılıp yok olmayı beklersiniz, unutmak istedikçe o kapanmayan yaranız biraz daha gün yüzüne çıkar yavaş yavaş öldürüp son vermeden biraz daha kanar. Evet ilk aşk iyiyse yüzünüz güler ama kötüyse içinizi parçalar hoş bunu seçme şansımız yok hayat bir şekilde yaşamamız gerekeni yaşatıyor bize... Velhâsıl kelam Allah yüreği güzel insanlar çıkarsın karşımıza....
Orhan Pamuk 'un okuduğum 11. kitabı..
Orhan Pamuk, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan romanı “Kırmızı Saçlı Kadın”da bizi otuz yıl önce İstanbul yakınlarındaki bir kasabada liseli bir gencin yaşadığı sarsıcı bir aşk hikâyesiyle, büyük bir insani suçun peşinden sürüklüyor.
İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi?
Yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür?
sorularının cevabını bulmak isteyenlere kitabı kesinlikle tavsiye ederim.
İlk aşk deneyimi bütün bir hayatımızı belirler mi?
Yoksa kaderimizi çizen yanlızca tarihin ve efasanelerin gücümüdür.
Bu kitap da sadece bu iki sorunun cevabını değil başka bir çok şey daha buldum.
Çok derin bir baba oğul ilişkisi analizi
Bir dönemin siyasi hayatından izler
Zor bir zanaat olan kuyuculugun detayları
Doğru ve batı efsaneleri
Ve yazarın yüksek bilgi birikimi
Yazar bu bilgileri bize, karakterlerin hayatına dahil ederek modernist anlayisini kullanarak kendi tarzında ustaca aktarıyor okuduktan sonra öğrendiğiniz sanat efsaneler ,dönemin siyasi hayatı zayif bir baba oğul ilişkisinin insanı nasıl eksilttigi gormek okuyucuda izler bırakıyor
Ilk bölümü okurken biraz zorlandım yavaş ilerleyen kuyuculuk zanaatinin detayları fazla geldi bana ama hikayenin işleyişi merak uyandırdıği için yavaş da ilerlese okumak istiyor insan.
Ve 2. Bölümden sonra hızlanan şaşırtan merak uyandıran kısmı başlıyor
Bütünüyle değerlendirmem gerekirse çok şey katabilen ama birazda zorlayan bir kitabı bitirdim
İyi okumalar
“Dünya güzeldi, içim de güzel olsun istedim. İçimde bir suçluluk, hatta kötülük yokmuş gibi yaparsam, yavaş yavaş kötülüğü unuturdum. Böylece hiçbir şey olmamış gibi yapmaya başladım. Hiçbir şey olmamış gibi yaparsanız ve gerçekten de hiçbir şey olmuyorsa, hiçbir şey olmaz sonunda.” alıntısıyla incelememe başlamak istiyorum.
İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi? Yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür? işte bu sorunun cevabını bu kitapta bulabilirsiniz. Aslında gayet güzel başlayan, ilk bölümü soluksuz okunan kitap sonrasında yazarın anlatmak yerine özetleme handikabı sebebiyle, maalesef olmamış bir roman olarak nihayetleniyor. Romanın en olumlu yanı ise, Pamuk’un en kolay okunan ve hızlı akan romanlarından biri olması. Anlatımı gerçekten akıcı ve anlaşılır. Ancak yer yer kopukluklar mevcut bu durum kitabını edebi yönünü en aşağıya çekmeye yetiyor. Kitabı kısaca özetlemek gerekirse ; Babası tarafından terk edilen Cem'in kuyucu çırağı olarak gittiği Güngören'de Mahmut Usta ile kuyu kazarken öğrendiklerini, Güngören'de gördüğü kırmızı saçlı kadın'a aşık olmasını ve Güngören'de yaşadığı tüm bu olayların geri kalan hayatını şekillendirmesini anlatıyor. Keyifli okumalar.
İlk aşk deneyimi bütün bit hayatı belirler mi ? Yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür ? Başyapıt kıvamında bir roman ... Kırmızı Saçlı Kadın aşkı iki efsaneye öyle bir harmanlıyor ki hayranlık duymamak imkansız . ( Filiz Aygündüz )
Ben kitabı okurken olması muhtemel olayları tahmin edebiliyordum ama monotonluğa sarmadan sürükleyici ve anlamlı bir şekilde devam ediyor . Okunması gereken kitaplardan kesinlikle :)
Spoiler vermeden ben incelemeyi bitiriyorum. Herkese iyi okumalar diliyorum .