LODOS VAKTİ
Yorgundu martılar, deniz sessizliği arar gibi, Ve kâbustu beynimi terkeden bir lodos vakti... Hayatı yük diye taşıyan hasta halimle, Açtım gözlerimi sensiz bir zaman dilimine... Bir lodos vakti kâbusların götürdüğü, Veya götüremediği anılardı kıvrandıran... Martılar yorgundu, ben yorgundum canım, Ama sinsice dil uzatmış denize dalgakıran; Açtım gözlerimi dedim ya, birden anladım. Sahil ikliminin terkettiği bir boşluktu okyanus, Aşkının artıklarıyla dolu viraneydi yüreğim . Kırılmıştı gözyaşlarımı biriktirdiğim fanus; Dönemeçte kaybolurken, bakmayınca geriye... Dedim ki; Bana da yorgun bir deniz olmak yaraşır, Üstümde uçuşurken martılar, kanatları yorgun... Kaybettiğim ilk şey değildi bu ömrüm boyunca, Lâkin herşeyim sendin, son kaybım sen oldun... Murat Başaran
Erikler çiçek açmadan bir ilk ve son mayıs sabahı bir rüzgar gibi gelip geçenlerimizi anımsattı, bu dizeler
Birsen

Birsen

@YercekimliUvercinka
·
5ay
Ölüm insanlar içindir, Uzak, yakın, er geç olacak. Bari bir mayıs sabahı olsa Tanrım; Erikler çiçekteyken kucak kucak..
Reklam
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
Silahlı dört besmele...
-… Kemâl Paşa’ dır çağırdı Demirhan Oğlu gitmemiş olmaz Sakarya toprağında erkekler sofrası kurulmuş Ahkâmlı köşkemli savaşılıyor Yazılmışsa biz dahi azrailin ekmeğinden tadacağız Şehitlik mertebesini Yaşamak cihetinde makbul tutacağız' ‘Ankara Hükümeti ne demek Maraş’ ta üzümler parmaklarımızdan damlamıyor mu Gümüşâne üzerinde
Titanik ve düşündürdükleri
Vaktin birinde çok güçlü imal edilmiş bir gemi varmış. Bu gemiyi kimseler batıramazmış. Bu gemi varacağı yere hiçbir geminin daha önce ulaşamadığı bir sürede ulaşmak için son sürat ilerlerken karşısına bir buzdağı çıkmış. Aslında gemi kaptanı buzdağları hakkında uyarılmış. Fakat gemi kaptanı ölmeden bir efsane olmak istediği için hiçbir önlem almadığı gibi gemi aynı süratle seyrine devam etmiş. Buzdağını gördüklerinde her ne kadar dümeni kırdılarsa da ona çarpmak kaçınılmaz olmuş. Geminin alt kenarı buzdağına çarpmanın etkisiyle gemi su almaya başlamış. Sudan ilk etkilenenler gemideki en alt katta yer alan fakirler olmuş. Fakirler başlamışlar geminin kaptanına sövmeye. Su yükselmeye başlamış. Sırasıyla orta kat ve üst katlardakilerde ayaklarına suyun değdiğini hissettiklerinde onlarda kaptana sövmeye başlamışlar. Fakat ne çare! Gemi içine su almış bir kere. Batırılamaz denilen o ihtişamlı gemi Titanik, içindeki kaptan ve yolcularıyla birlikte sular altında kalmış. İşte vaktin birindeki bu gemi ve yolcularının hikayesi böyle olmuş. Onlar erememiş muradına, biz varalım hikmetine...
Yaşamaktan bıktıran unsurlardan biri kuraldır, ve ilk önce aile kavramı baskın olduğu için mecbur uyum sağlarız ve malesef büyüdükçe ilk kuralımız ne olursa olsun uyum sağlamak olur. Hayatımızda kötü olan insanlara yada işte yapılan mobinglere yahut ilişkilerde kötü bir durum ile karşılaştığımızda ilk kuralı devreye sokarız. Uyum sağlamak! beklentiniz aslında karşı tarafı yumuşatmak yada kontrolden çıkan öfkeyi görmezden gelip size yapılan yanlışları görmezden gelmekle hayatınızdaki olumsuzlukları sıfıra indireceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İlk kuralı devreden çıkardığınızda Gördüğünüz şeyler gerçek *suistimal *saygısızlık *merhametsizlik *kendinden utanma *özgüven eksikliği Ve son olarak kabul görme yani onaylanmak. Kendiniz ile randevulaşın ve kendinize ne istediğinizi sorun bu ayna savaşlarında bile etkili geçin aynanın karşısına ve sorun kendinize, bu haksızlığa neden sustum diye. Bizler özgür bireyleriz bizi yetiştiren bizi büyüten insanların bir suçu yok unutmayın onlara kendinizi tanıtın. Kural 1:kural yok.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.