"Seni unutmayacağımdan emin olabilirsin. Bu berbat dünyada, Zoltan, iyilik, dürüstlük ve doğruluk gördün mü, içine kazınıyor."
"Öyle tabii." Cüce gözlerini kıstı. "Aynı nedenden ben de seni, ormandaki yağmacıları, Regis'i ve akkorun içindeki nalı unutmayacağım. Ancak bu konuda karşılıklı bir durum var. Geralt, biz Dillingen'de bir taciri soyduk. Havka ticaretinden çuvallarla para kazanan zengin bir herifti. Altınlarını ve mücevherlerini arabasına yükleyip kentten kaçtığı sırada ona tuzak kurduk. Mallarını aslanlar gibi savunmaya çalıştı, çığlık çığlığa yardım istedi ama kafasına balta sapı yiyince sesi solu kesildi. Yanımızda taşıdığımız, sonra arabaya aktardığımız ve Oh Nehri kıyısına gömdüğümüz küçük sandıkları anımsıyor musun? Tüccarın yağmaladığımız mallarıydı hepsi. Üzerine geleceğimizi kurmayı planladığımız çalıntı mallar."
"Bana bunu neden anlatıyorsun, Zoltan?"
"Çünkü aldatıcı görüntünün seni yanılttığını anladım. İyilik ve dürüstlük sandığın şeyler, güzel bir maskenin altına gizlenmiş alçaklık ve hainlikti oysa. Seni yanıltmak kolay Witcher çünkü gerçekleri araştırmıyorsun. Ama ben seni aldatmak istemem. O halde şu kadınlara ve çocuklara bakma, karşında duran cüceyi dürüst ve saygın biri olarak görme. Karşında bir hırsız, eşkıya, hatta belki de bir katil duruyor. Çünkü Dillingen'e giden yolun kenarındaki çukurun içinde o havka dünya değiştirmiş olabilir."
İkisi de uzun süre konuşmayıp uzaklara, bulutların arasına gömülmüş kuzeydeki dağlara baktı...