Onların yaptıklarına bakıp, onlarda bir gün vazgeçilmez olduklarını öğrenecekleri erdemlerin ve niteliklerin izlerini gördüğümde, inatçılıklarını seyrederken, ileride dönüşecekleri istikrarlı ve asil kişiliklerini hissettiğimde, hayatta onları tehlikelere ve dertlere götürecek kaprislerini, inatlarını ve coşkularını izlediğimde, hep o Büyük Öğretmenin insanoğluna söylediği sözleri hatırlarım: "Siz de onlar gibi olabilseniz!" Oysa biz, güzel dostum, aslında bize model olması gereken ve bizimle eşit olan bu çocuklara, adeta kul muamelesi yapıyoruz. Kendi iradelerini kullanmalarına izin vermiyoruz. Peki ya biz? Bizim onlardan ne farkımız var? Daha büyük ve daha deneyimli olmamız mı tek mesele? Yüce Tanrım! Gökyüzünden büyük çocukların ile küçük çocuklarını görüyorsun ve bunlardan hangisinin daha makbul olduğunu bize oğlun çok uzun zaman önce açıkladı zaten. Ona inansalar da pek dinliyor gibi gözükmüyorlar. Bu böyle gelmiş böyle gider. Çocuklarını da kendileri gibi yetiştiriyorlar."
"İnsanoğlunun içinde gezmek ve yeni keşifler yapmak arzusu, bunları bir kısır döngüye çevirip, geleneklerle sınırlandıran ve çevresinde olan bitenle ilgilenmemeye zorlayan bir içgüdüyle engelleniyor."