Erdemli olmak her zaman hor görülür ve hatta görmezden gelinir; oysa, 'alçaklık' daima korunur ve önemsenir. Bunu yapanlar hep aynı mesleğin üyeleridir.
Çok fazla şefkatle birlikte uygulanan eğitim, şefkatin olmadığı bir eğitim kadar sakıncalıdır. Şımartılmış bir çocuk, nefret gösterilen bir çocuk gibi, büyük zorluklar altında yetişir. Böyle bir durumda, bütün sınırların ötesinde bir şefkat arzusu ortaya çıkar; sonuçta el üstünde tutulan çocuk bir ya da daha çok bireye bağlanır ve ayrılmayı reddeder. Şefkatin değeri pek çok yanlış deneyimle öyle bir vurgulanır ki çocuk kendi sevgisinin yetişkinleri örtük bazı sorumluluklar almaya zorladığını düşünür. Bu durum çok kolay gerçekleşir: Çocuk ebeveynlerine, "Sizi sevdiğim için şunları ve şunları yapmalısınız" der.
Hükmetmeyi seven aklını üstünlükle bozmuş birey, kendine eş olarak zayıf bir insanı değil, boyun eğdirmek için tekrar tekrar mücadele edecegi ve her boyun eğişiyle yeniden zafer duygusunu tadabilecegi birisini seçer.
Bugüne kadar okullar yalnızca çocuklara bilgiyi ham haliyle verip onların ilgisini uyarmadan sindirebilecekleri kadar bilgiyi onlara yedirmeye uğraşmışlardır. Bu okulların çoğuna okul da denemez ya!
1) Problemin nedenlerini anlamak,
2) problemin herhangi bir detayına saplanmadan, tamamını görebilmek,
3) problemi çözecek verilerin doğasını ve nerede bulunabileceklerini bilmek,
4) problemin sunumunun ve problemi çözecek verilerin kendi içinde tutarlılıklarını ölçebilmek,
5) hızlı çözüm üretmek ve teklif edilen çözüm, eldeki veriyle çelişirse derhal onu terk ederek yeni bir çözümü oluşturmak,
6) çelişen verinin çelişmeyen verilerle ilişkisini kurarak, verinin bizzat kendisinin doğruluğunu veriyi baştan toplamaya gerek kalmadan tartabilmek,
7) benzer problemleri geçmişte gerçekten çözmüş olmak veya çözülmüş problemlerin çözülme süreçlerini iyi tanımak. Akıllı insan problemin çözümüyle ilgilidir, aptal ise kendi kafasındaki herhangi bir fikri çözüm diye dayatmak ister.