Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan dediğin bir nefes kadar kısa...
Durup tekrar koşasım var. Hayatımı tekrardan gözden geçiresim var. Neyim ,ne değilim bilesim var . Bu da geçer ya hu diyesim var . İnsan dediğin bir nefes kadar kısa , Ne düşünse ne dinlese ibret alsa! İki günlük dünya deyip geçmese. Toplasa da hayrını toplamasa da asıl amacı amelinde olan. Linanur
Bazı sorular cevapsız kalmalı Bazı cevaplar için soru sorulmamalı Durup düşünse de insan Nedenler hep meçhul olmalı Işık bile arasa Karanlık ona has olmalı İçinde kaybolduğu Kaybolduğunda bulduğu Bulduğunda durulduğu Günlerce kudurduğu Bir yol olmalı Yollar ki Adımları saklayan Sakladığına sadık olan Kör gözlere bir ruh Her ruha bir fısıltı olan Hedefinden sapmamalı insan Hedefi yalnızca kendine olan... . . . TK
Reklam
İnsan öfkelendiği anlarda karşısındakinin kim olduğuna bakmadan onun kalbini kırabilecek fiiliyatlarda bulunabiliyor. Aslında en başta durup karşısındaki mümin kardeşinin kalbinde nasıl büyük yaralar açılacağını düşünse bir nebze kendini durdurabilir. Mevlananın dediği gibi “Kâbe, Azer’in oğlu Halil İbrahim’in yaptığı bir binadır. Kalp ise, yüce Allah’ın nazargâhıdır. Bu sebeple, bir gönül yıkmak, bin Kâbe yıkmaktan daha kötüdür.” Allah bizleri kalp kırmaktan muhafaza eylesin 🤲
ÇARESİZLİĞİN METAFİZİĞİMSİLİĞİ | Mart ayı öykü etkinliği
#158444292 Uykusuzluğun kitabını yazabilecek kadar uykusuz kaldığı fakat o kitabı yazabilmek için biraz uyuması gerektiğini biliyordu, yatağında kafasının yerini değiştirdiğinde düşüncelerinin bir önceki yerde kalacağını düşündüğünden koca yatakta kafasını koymadığı tek bir karış kalmamıştı. Fakat bunun bir işe
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’yi Okumak
İnsanın iç dünyasına bir bakış atıp gördüğü şeylere katlanabilmesi ne kadar korkunç bir eylemdir? Dostoyevski’nin bu korkunç eylemi hemen hemen her kitabında adeta doğal bir olguymuş gibi basitçe yapması onun, kendi deyimi ile, ‘’yer altında’’ dolaşmakta ne kadar çok ustalaştığının bir kanıtıdır. İnsan çok düşünmeden yaşar. Kendini kendine yabancı
eksik söz
"Bir şiirden bir sözden Bir melodiden bir filmden Geçirip güzelleştirmeden Can dayanmıyor." Demis Sezen Aksu... İnsanın ömrü daima yitiğini bulmanın derdiyle geçiyor. Öğrenmek için kitap okuyorum diyenler, kitapların neden okunduğunu bilmeyenlerdir. İnsan aslında orada kendine dair bir şeyler bulmak için okur. Bir kelime ya da bir cümlenin üzerinde durup işte burada beni anlatıyor demek için. Kendi özünü bir başkasının tuttuğu aynada görebilmek için. İnsan her şarkıyı değil kendi duygularına tercümanlık eden şarkıyı başa sararak defalarca dinler. Çünkü bir başkasının ağzından kendi hislerini duymak insana dünyada yalnız olmadığını hissettirir. Bu acıyı bir tek ben yaşamadim, bir tek bana ihanet edilmedi diye düşünse de amaç yine de bu değildir işte. Sanki içimizde bir şeyler eksik. Yapbozun bütün parçaları tamamlanmış da bir parçası eksik kalmış gibi. Beğendiğimiz kitaplarda dinlemeye doyamadiğimiz şarkılarda işte hep o yitiğin izlerini ararız. Buluruz ya da bulamayız. Ama daima o arayışin peşinden koşariz. Yaşadıkça anılarımızı içimizin kumbarasinda biriktiririz. Eşya istifcileri gibi hatırlarını aklının tavan arasında biriktirenler biriini bile atmaya kıyamaz ve şöyle der: "Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, gitmem. Unutamam acı-tatli ne varsa hazinemdir. Acının insana kattığı değeri iyi bilirim küsemem Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir"
Reklam
Bu günde böyle dökülsün hislerim kalemden : “Olur heralde her insanın kendine niçinler nedenler sunduğu anlar yada beklentileri istedikleri ama şöyle bir durup kendine gelir.. Nedenler niçinler istekler beklentiler ve daha fazlası bırak ahirete kalsın ... ölümlü dünya ve zavallı acınası sen bu kadar beklentiler ve istekler içindeyken ansızın ölüm
İyi bayramlarımız olsun
Misafir yoksa da tatlı var. Geniş ailemiz yanımızda yoksa da çekirdeği var. Akrabalarımız yoksa da annem, babam, yengem, kardeşlerim ve yeğenim var. Kucaklaşacak kalabalıklar yoksa da —ziyadesiyle yeter— ipimizi tutan var. Aşırı şahane mutlu kalabalık aile tablosu fotoğraflarım yoksa da hamdolsun bir ailem var. Gönlümüzden geçenlerin tümü elimizde yoksa da şükür sağlığımız var. Sağlığımız yoksa da çıkmadık can da hep umut var. Tek başınalıktan ve çaresizlikten yorgun düşse bile insan tutunacak bir şey illa ki var. İnsan bir dakika durup düşünse şükredecek ne kadar çok şeyi var. Can bedendeyse, canan kalbindeyse tam orada bayram. Bu bitsin yenisi gelsin, artsın eksilmesin.. Taşsın dökülmesin.. iyi bayramlarımız olsun.. *Seval Göktaş
15. Hikaye Tamamlama etkinliği ikinci kısım (Bölüm 4-6)
#29166379 iletisinde yazılan hikayenin ikinici kısmıdır. Bu kısmı
Osman Y.
Osman Y.
,
Kevser S.
Kevser S.
ve
Necip G.
Necip G.
yazmıştır. 4. Bu yolculuk gelecek bin yılın belki de binlerce yılın nasıl şekilleneceği konusunda hayati önemdeydi. İşlerin çığrından çıktığı 2066 yılından
Hayat ve sonrası arasında var olan ince bir perde: Ölüm. Geçilmesi kaçınılmaz olan bir eşik. Perdenin önü ve arkası... Fakat zavallı insan! Kendi zihninin ürünü olan yanılgılarla yaşanabilir kıldığı hayatına bir yanılgı da burada ekliyor. Hayatın kendisi bile koca bir yanılsamadan ibaretken ve ölüm hayatın en mutlak hakikatiyken,