Son zamanlarda yüksek lisans eğitimine iki tip grup aday olmaya başladı. Bunlar: yüksek lisans eğitimini siyasi hayatlarında bir basamak olarak görenler ve yüksek lisans eğitimini sosyal hayatlarında saygınlık kazanmak için kullanmak isteyenler.
İlk grup, lisans hayatı boyunca siyasi oluşumlarda bir nefer olarak mücadele ettiği için okuduğu bölümle alakası bölüme kayıtlı olmaktan öteye gitmemiş, dolayısıyla alanla alakalı en ufak bir çalışmanın içinde yer almamış, hiçbir okuma yapmamış dahî derslerine bile düzenli olarak devam etmemiş hal sebepten alanına dair asgari düzeyde bir donanıma sahip olmayanlardan oluşuyor.
İkinci grup ise okuduğu bölümle alakası -menfaatini aşamadığı için- sloganik söylemlerinin hıfzından ibaret olan lisans eğitimlerinde, ilgilendiği alanın amaç ve yöntemini bir türlü kavrayamamış hamaset ehlinden oluşuyor.
Her iki grubun ortak özelliğini ise “ahlaki ve bilişsel olgunluğu ile kazanamadığı saygınlıklarını yüksek lisans mezunu olarak kazanacağını düşünmeleri” oluşturuyor. Onların bu hâli, temeli çürük fakat yüzlerce kattan müteşekkil gökdelenleri anımsatıyor. Şuan gözü rahatsız etmiyorlar ancak en ufak bir depremde binlerce cana mal olacaklar...
Tarihin her döneminde bu niyete sahip insanlar olduğu için bu durumu belki olağan karşılayabiliriz ancak onların bu niyetlerine rağmen hocaların alaka göstermelerini kabullenemiyorum! Zira bu alaka; emeğe, bilime, dine, değerlere dahi insanlığa bir ihanet. İnsan hem insan olur da hem nasıl insana ihanet eder, aklım almıyor...