Şu hayata bir bakınız: Güçlülerin küstahlığı ve asalaklığı, zayıfların cahilliği ve ağzı var dili yok halleri; etrafta sınırsız yoksulluk, darlık, yozlaşma, sarhoşluk, ikiyüzlülük, yalan… Oysa bütün evlerde, caddelerde sessizlik ve sükûnet egemen.
"Rahatı yerinde, emniyette ve hep neşeli olanlar kimlerdir, bir de onu düşünün. Ben size cevabı söyleyeyim: Gerçekleri göremeyen - sıradan insanlar ve çocuklar!"
Zaten sahabenin bu alandaki rehberliğinin en önemli neticesi de bunun imkân dâhilinde olduğunu bizlere öğretmek değil midir? Onlar bize özellikle sevgiye dair çok şey öğrettiler. Sevginin ucuz olmadığını, sadece söz olmadığını, kelimeleri boğazdan yaldızlı bir hålde çıkarmakla sevginin yerine gelmeyeceğini öğrettiler. Onlar bize sevginin gerçek anlamının ne olduğunu, gereklerinin neler olduğunu, sevmenin insana neler yaptırması gerektiğini yaşamlarıyla, örnek hayatlarıyla öğrettiler.
İnsana doğru giden evrimsel hat boyunca dikkatimizi çeken en önemli özelliklerden birisi; dik yürümenin dışında beyin hacminde çok ileri düzeyde bir büyümedir.
Bizi insan yapan en önemli özellik, hiç kuşkusuz bu aşırı büyüyen beyin ve onun aracılık ettiği zihinsel özelliklerimiz oluyor.
Bu öyküye bir şekilde yabancılaşmak, kökenlerimizin bu destansı hikayesinden uzak düşüp kendimizi "gökten düşme" bir varlık gibi algılamaya başlamak, şahsi kanaatimce hayatımıza dair birçok sorunun da odak noktasını oluşturuyor.