Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
türkiye'nin maarif davası..
dünyanın en büyük mesuliyetine sahip insanı muallim. .
kaderimizin hakikatinin işleyicisi,karakterimizin yapıcısı, kalbimizin çevrildiği her yönde kurucusu odur.fertler gibi nesillerde onun eseridir.farkında olsun olmasın , her ferdin şahsî tarihinde muallimin izleri bulunur. devletleri ve medeniyetleri yapan da ,yıkan da muallimlerdir. muallime değer verildiği ülkede insanlar mesut ve faziletlidir.muallimin alçaltıldığı,mesleğinin hor görüldüğü milletler düşmüştür,alçalmıştır ve şüphe yok ki bedbahttır..
....
bir insanın bir hayvana , bir alimin bir cahile, bir velinin bir şerire esir olduğunu düşününüz..işte bugünkü ilk öğretim sistemi ve bütün tahsil tamamen bu fecaatın tablosunu ortaya koymaktadır.duyguları hiç yoğrulmaya muhtaç değilmiş gibi çocuğa tabiat eşyası tanıtılıyor.kültür dersleri, faraza tarih ve coğrafya bile ,eşya dersleri gibi okutuluyor. ve çocuk ,bütün his ve ruh gıdasından mahrum kalınca sapıklıklara düşüyor.zalim oluyor,menfaat makinesi haline gekiyor,feragat nedir bilmiyor,kendine yaklaşamıyor.
.... günümüzde!
muallimlik ne bir iman ve irsad yolu ,ne de fikir ve kültürün otorite merkezidir.hatta bir meslek bile değildir! sadece küçük bir memuriyettir.muallim örnek adam da değil , boynu bükük bir memur , salahiyetsiz bir öğretici ,müdürünün emrinde çalışan bir baremlidir! ....
yatarak para alıyorsunuz diyen güruha, kılık kıyafeti ile öğretmeni değerlendiren valiye ,maarifle alakası olmayan tüm milli egitim bakanlarıma selam eder (!) okuyun derim...okuyun!
Musa Özdağ/ Feyizler Sultanı Mehmet Feyzi Efendi ve Feyizlerden Damlalar.
Musa Özdağ 1953 yılında Konya Bozkır Bağyurdu köyünde doğmuştur. İlkokul sıralarında iken babasının işi sebebiyle Kastamonu'ya taşınan yazar, ilk ve orta eğitimini burada tamamlamıştır. 1979 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünün tefsir hadis bölümünden mezun olmuştur. 1980 yılında Milli Eğitim Bakanlığında öğretmenlik görevine başlamış, 25 yıl görev yaptıktan sonra da emekliye ayrılmıştır.
Mehmet Feyzi Efendi 1912 yılında Kastamonu'da doğmuştur. 1919-1923 yılları arasında ilkokul ve Kur'an öğrenimini yapmıştır. Ömrünü insanları irşad etmeye ayıran Mehmet Feyzi Efendi 1989 yılında vefat etmiştir.
Mehmet Feyzi Efendi'nin bağlılarından olan yazar, yazmış olduğu değişik kitaplarla Mehmet Feyzi Efendi'yi anlatmaya çalışmıştır. Memleketimiz için maddi önderler kadar manevi önderleri de önemlidir. Sevenleri sayesinde onlar hakkında bilgi sahibi oluyoruz, ancak bu tür eserlerde bazen çok abartılı bir yazım usulünün tercih edildiği de dikkat çekmektedir. Her şeye rağmen Kastamonu'da insanımızı manevi yönden eğiterek kastamonu'yu şenlendirme ye çalışan Mehmet Feyzi Efendi hakkında böyle bir kitabın yazılmış olması da önemlidir.
#Kitapşuuruinsanlıkşuurudur.
101 syf.
10/10 puan verdi
Sayın Halil Cibran'ın bu eseri vesilesiyle güzel bir gün geçti.
Sade, hoş bir üslupla yazılmış keyifli bir eser.
Görevini tamamlamış ulvi ve erdemli elçinin gitme vakti gelmiş ve irşad ettiği halkla vedalaşması konu edinilmiş. Ana başlıklarla ölüm, yaşam , özgürlük gibi konulara farklı bir pencere açmış, güzel de olmuş.
Lübnan kozmopolit toplum yapısının yansıması olarak basmakalıp dilden uzak yazarlar doğurmuş. Amin Maalouf'un "Doğunun Limanları" eserini yeni bitirmişken yine aynı toprakların bir evladıyla buluşmak kıymetli...
Bir alıntıyı buraya sakladım ve bunla da bitiriyorum. Kalbi merhametle aydınlanmış olanlara selam olsun...
"Ey Orphalese halkı, yaşam kutsal yüzündeki örtüyü indirdiği zaman güzelliktir yaşam.
Fakat yaşam da sizsiniz, örtü de.
Güzellik kendini aynada seyre dalan ebediyettir.
Fakat ebediyet de sizsiniz, ayna da." Syf.85
Sizinle kitaptan kısa alıntılar paylaştım. Kitapta daha güzelleri de mevcut ama bu kadarı kâfi :)) merak edeni instagrama bekliyorum. Orada paylaştım.
Cami gibi Vatan gibi Ezan gibi kutsal olan, unuttuğumuz evlerimize geri dönmemiz için çağrı. Yalnızca otel gibi kullanılan değil bağlantıları göklere ulaşan rahmani bir ev nasıl olacak, eşler arası ilişkiler, çocuklara muamele-eğitimleri, kardeşler arası münasebette dikkat edilecek hususlar, kadınların irşad hizmeti, Allahın insanı yaratmasında 1 numaralı görevli oluşu, insanın kutsallığı. Günümüz toplumunun temel yapı problemlerine çözümleri sohbet halkası tadında bu kitap ile ulaşabilirsiniz.
❝ 𝔸ℝℤ𝕌ℍ𝔸𝕃 ❞
Bir İmam-ı Rabbanî romanıdır.
✎Hindistan'da 16.asrın en sancılı dönemlerinde Ekber Şah'ın İslâm'ı bozma ve yeni bir din oluşturma girişimlerine karşı mücadele veren İmam-ı Rabbani.. .
✎Hz. Ömer'in soyundan gelen İmam-ı Rabbani, önceleri babasından aldığı dini eğitimi sonraları Baki Billah gibi devrin önemli alim ve velileriyle devam ettirdi
✎Dîn-i İlâhî adlı bu yeni oluşumun çok yayılmaması İmam-ı Rabbani'nin başarısı kabul edilir. Yetiştirdiği talebeleri Hindistan ve birçok bölgeye giderek irsad faaliyetlerini sürdürdüler.
✎Asrın müceddidi olarak tanınan İmamı Rabbani Mektubat eserinde öğrenci ve hocasına yazdığı 313 mektup bulunmakta.
313 sayısı Bedir Ashabının sayısıdır. Bu dahi İmam Rabbani'nin hassasiyetini yansıtıyor
Arzûhal de Mektubat'ın bir nevi açıklamasıdır.
✎Yaşadığı devirde ve dahi kıtapta da oldugu üzere 21.yüzyılda bile insanları İrşad etmeye devam ediyor.
✎ Girdiği hapishaneyi dahi Medresei Yusufiyyeye ceviren, imanın, sabrın, teslimiyetin öncülerinden.
✎Romanımız iki dönemden bahsediyor.Hindistan'dan Bursa'ya asırlar sonra uzanan bir teslimiyet çagrısı.
✎Zühre, Ömer, Hace Alaaddin. Ben çok roman okumam normalde fakat, okurken yer yer kendimi muhasebeye çektiğim, satırların da kaybolduğum oldu.
✎ Yalın bir anlatım ile olay örgüsü verilmemiş, zira edebi olarakta çok begendiğim bir eser oldu. .
Sonu herkes gibi beni de şaşırttı vesselam güzel bir kitap okudum, size de okumanızı tavsiye ederim..
•”Her şeyin bir nasibi olduğunu unutma ve nasibin de zamanı vardır.”
.
•”Bir ülkede adaletin olup olmadığını, insanların haklarını devletin kapısında mı yoksa kendi kendilerine mi aradığına bakarak anlayabilirsin.”
.
•”’Benim dinim bana, senin dinin sana’ ayetini namazda okuyanlar, namaz bittikten sonra benim dinim, senin dinin kavgasına
Kitabın ismi; İnce Hayat...
Kitap bence ince bir hayatı değil de daha ziyade romantik bir bakış açısını yansıtıyor gibiydi. Ayrıntılar, es geçtiklerimiz, küçük şey yoktur, her şey bir ayettir, âmennâ ben de savunuyorum ki pek bir mühimdir. Pek çok şeyi görmeden, farketmeden yaşıyoruz şu hayatta.
Ama yaaa, ben sevmedim bu anlatım tarzını. Hatta hiç sevmedim. Bunaldım. Ben - Mümine hanıma ve onun hissiyatına saygı duymakla birlikte- bunun güzel bakmak, güzel görmek ve ince düşünmek olmadığını tam tersi fazla hülyalı, gerçeklikten kopuk romantik bir bakış olduğunu düşünüyorum. Bu benim fikrim.
Yani ki kitap benim zihin, gönül, duygu, düşünce tadıma uymadı.
Çok sıkıldım.
Yarıda bırakmamak adına, zâr zor bitirdim.
Bence de bir yaprak insanı irşad edebilir, o kadar kıymetli. Bence de bir ağaç üstüne kaç kitap yazılır yazılmalı. Bence de bir şarkı, bir şiir, bir film, bir ân alır götürür insanı, götürmeli de.
Ama bunlar böyle mi anlatılmalı; bence HAYIR.
