Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşk, Allah'a Götürür:
İbn Sînâ'ya göre, insanların en akıllıları, varlıklarda bir güzellik gördüğünde ona aşık olurlar. Aşkın insanda bir güç olarak varlığı gerçektir ve hayatta aşık olmayan ve sevmeyen yok gibidir. İnsanda aşkın ve sevmenin varlığı bir gerçektir ve bu doğuştandır. İnsandaki bu aşk, bir çeşit yetkinliğin de sebebidir. Ancak bu aşk ve yetkinlik insan için kâfi ve tam bir yetkinlik değildir. O halde, bu eksik aşk ve yetkinlik başka zatı ile mutlak aşk, mutlak âşık ve maşuktan alınmıştır ki, o da Allah'tır. İnsan bu dünyada eksik olan aşkları idrak edince, daha yetkin olanın varlığını görür ve onu ister. Nihayet onlardan da en yücesine ve en yüksek aşka yükselmek ister. Bu da şüphesiz Allah'tır ve O'nun aşkıdır.
Sayfa 267 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Allah'ın Varlığının Bir Delili Olarak Aşk:
"İbn Sînâ'ya göre aşk, aynı zamanda varlığın ve dolayısıyla Allah'ın bir delilidir. İbn Sînâ "aşk"a hem ontolojik yönden hem de psikolojik yönden ve bilgi yönünden öyle bir değer verir ki, o bir yandan insanın kendinde kendi için yetmezliğini ve acizliğini gösterir, dolayısıyla tamamlanmaya ihtiyacı olduğunu bildirir. Diğer yandan aşk "en yetkin"in varlığını bize gösterir ki, ona bütün varlıklar doğuştan, insan bi'l-kuvve, diğer varlıklar bi'l-fiil âşıktırlar."
Sayfa 263 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İbn Sînâ'ya göre Zorunlu Varlık:
"İbn Sînâ'ya göre, Zorunlu Varlık, Allah'tan başkası değildir. Zorunlu varlık, bizzat saf iyidir, varlığında bizzat mükemmeldir. O kötülük ve mükemmelsizliğin dışındadır. Saf iyiliktir. O, saf akıldır ve her şeyi zatı ile bilendir. O hakimdir. Mutlak cömerttir. Onun fiili mutlak cömertliktir. O, mutlak güzelliktir. Fârâbî'de olduğu gibi, İbn Sînâ'da da O, hem âşık hem maşuk hem de aşkın bizzat kendisidir."
Sayfa 258 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
İbn Sînâ'ya Göre Zorunlu Varlık, Mümkün Varlık:
"Zorunlu varlık, var olmadığını farz etmekte çelişki olan varlıktır. Mümkün varlık ise çelişki olmadan varlığı veya yokluğu farz edilebilen varlıktır."
Sayfa 258 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Varlık, düşünce ve algılardan öncedir
Varlık, düşünce ve algılardan öncedir. Varlık olmaz ise düşünce ve algılar bizde olamaz. Çünkü en az gerçekliği olan hayaller bile yine daha önceki gerçeklikleri, ister olaylar ve görünürler sahasında, isterse görünmezler sahasında olsun, saptanmış ve düşünülmüşlere dayanırlar. Hayal etmek demek, var olanların zihindeki algılarını şu veya bu şekilde yeniden, eksiğinden ıstırabını, çokluğundan sevincini ve arzusunu duyduğumuza göre, canlandırmak ve içeride yaşamaktan ibarettir.
Sayfa 249 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Varlığın Ontolojik Delilleri:
Allah'ın varlığını, sonradan Kant tarafndan "Ontolojik Delil" diye adlandırılacak delillerle ispatlamaya çalışan ilk kişinin, Canterbury Başpiskoposu St. Anselm(1033-1109) olduğu kabul edilir. St. Anselm'e göre: 1. Bir şeyin düşünce halindeki varlığına ait olan her şey, o şeyin gerçek varlığına da aittir. Çünkü ontolojik delili kullanan ve savunanlar, Allah fikri ve düşüncesi içinde, zorunlu olarak zorunlu bir varlığın yani Allah'ın varlığının yattığını söylerler. 2. Her yönden az yetkin olan, kendinden daha çok yetkin olanın varlığını hatırlatır. Zira yine ontolojik delilciler şu alemdeki daha az, daha çok mükemmel olan olaylar zincirinin bize en mükemmel yetkinin zorunlu olarak var olduğunu kabul ettirir, derler ki bu en mükemmel Allah'tır.
Sayfa 248 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Farabi'de Faal Akıl
Farabi'ye göre, faal akıl Aristo'da olduğu gibi Allah değildir. O, Allah'la insan aklı arasında orta bir yerdedir. Ve yine Aristo'dan farklı olarak faal aklın maddeye suretler verdiğini söyler. Zira bütün dış alemin şekilleri ve fikirleri onda makûlât olarak bi'l-fiil hâlde bulunur. O hem âkıl hem âkil, hem de makuldur.
Sayfa 246 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Farabi'ye göre, insandaki bir fikir veya bir bilgi her zaman fiil haline dönüşmek ister.
Sayfa 243 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Farabi'nin Bilgi Teorisi
Farabi'ye göre, bilgi önce mantıkî ve hissî bir tasavvurdur, sonra da aklî tecrübeden geçerek, aklî bir tasdiktir. Fakat bütün bunların temelinde de ilk bilgiler vardır. O halde Farabi'ye göre bilgiyi üçe ayırabiliriz: 1- ilk bilgiler ( meşhûrat ve makbûlât) Bunların doğruluğu ya da yanlışlıkları söz konusu değildir. Herkesin doğruluk ve yanlışlıklarını düşünmeksizin daha doğrusu yanlışlıklarına hükmetmeksizin kabul ettikleri ve kullandıkları bilgilerdir. 2- Hissi ve Mantıki Bilgiler Bunlar ilk bakışta insana doğru gelseler bile, biz yüzde yüz onların kesinliklerinden emin olamayız. Bunun için Farabi, bunları gerçek bilgiler olarak kabul etmez. 3. Tasdiki Bilgiler Bunlar, doğrulukları tecrübeyle sabit, nazari ve aklı bilgilerdir ki, Farabi'nin ilim dediği bilgiler bu bilgilerdir. Tasdik derecesindeki bu bilgiler, hüküm ifade ederler. Artmaz ve eksilmezler. Bunlar külli bilgilerdir.
Sayfa 241 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Zaman, Hareket, Cisim Beraberliği
Kindî'ye göre, zaman ancak hareketle, cisim hareketle, hareket cisimle vardır; zorunlu olarak hareket varsa cisim de vardır, cisim varsa, hareket de vardır.
Sayfa 228 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
245 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.