Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah Filistin, Kahrol İsrail!
Savunmasız ve çoğunlukla masum insanların zalimce katledilmesini önlemek için insanın elinden geleni, elinden gelenin en iyisini yapmayı ihmal etmesi... Bu utanç verici olmanın ötesindedir, bu bir cinayettir!
Sayfa 375Kitabı okudu
"Siyonizmin dikkat çekici tehlikesi, Yahudi düşmanlığının tabiî ve sürekli müttefiki ve onun en güçlü meşrulaştırıcısı olmasıdır."
Reklam
Siyasi siyonizmin "vaat edilmiş toprak" ve "seçilmiş halk" konusundaki sloganlarını körü körüne alıp benimseyen Hıristiyanlar acaba Yahudilere karşı "Tanrı öldüren" halk, İsa'nın kâtili şeklindeki iğrenç suçlamadan hareketle tam anlamıyla Hıristiyanlığa özgü bir Yahudi düşmanlığını besleyen Kilisenin asırlardır süre gelen yanılgı ve sapmalarından kurtulup da hâlâ şifaya kavuşmadılar mı? Bugün de aynı Kilise, öncekine paralel bir yanlış yorumda bulanarak vaziyeti düzeltmeye çalışıyor: "Dışlanmış" halk aforozundan sonra, şimdi de "seçilmiş" halk teminatı veriliyor. Topallayarak yürümek, dik ve düzgün yürümek değildir. İnsanlar arasında veliler de veliler de vardır, suçlular da. Fakat artık ne kutsal milletler vardır, ne de lanetli milletler.
"Hz. İbrahim kıssasından, problemler şeklinde, o kıssanın içerdiği diyalektiği bulup çıkarmak istiyorum. Bunu da imanın nasıl duyulup görülmemiş bir paradoks olduğunu görmek için istiyorum. Öyle bir paradoks ki bir cinayeti, kutsal ve Allah'ın hoşuna giden bir eylem yapabiliyor! Öyle bir paradoks ki Hz. İbrahime oğlu İsmail''i geri verdiriyor! Öyle bir paradoks ki hiçbir akıl yürütmeye, muhakemeye indirgenemez! Çünkü iman, tam da aklın bittiği yerde başlar."
Sayfa 110 - Kierkegaard, Korku ve Titreme, s.145Kitabı okuyor
İnsan Allah'ın maksadının ne olduğu konusunda hiçbir zaman emin olamaz. Karl Barthın da yazdığı gibi, Tanrı hakkında ben ne söylersem söyleyeyim, onu söyleyen bir insandır. Yani her zaman geçici, değişebilir bir sözün sahibi ve sadece tamamlanmamış olarak yaşayan bir yanılabilir bir insanın sözü...
"Sizler ikamet ettiğiniz Mısır ülkesinde davranıldığı gibi asla davranmayacaksınız." (levililer, 18/3) Hürriyet, sadece el değiştiren mülkiyet ve iktidar değildir, dünün mazlumlarının bugünün zalimleri olup çıkması hiç değildir.
Reklam
Kral Süleyman'ın vefatı "İsrailoğullarının tarihinin tam olarak tarihlenebilen ilk hadisesidir."
Sayfa 101 - Noth, İsrail Tarihi, s.235Kitabı okuyor
Adaletten nefret eden ve doğruları çarpıtan ey Yakup oğullarının önderleri ve İsrail halkının yöneticileri, beni çok iyi dinleyin: Siyon'u kan dökerek ve Kudüs'ü cinayet işleyerek kurmaktasınız!... Siyon bir tarla gibi sürülecek sizin yüzünüzden ve bir moloz yığınına dönecek Kudüs!
Sayfa 100 - Mika 3/9-12Kitabı okuyor
Kurtuluş hiç bir zaman eski zalimin yerini almak değildir.
Günümüzde kutsal savaşı teşvik etmek için hem okullarda okutulan, hem de İsrail askeri hahamlığı tarafından oldukça sık başvurulan Eski Ahit'teki Yeşu kitabı, Eriha ve diğer şehirlerle ilgili olarak denildiği gibi, ele geçirilen halkların kutsal imhaya tabi tutulması, "erkeği olduğu kadar kadını da, çocuğu olduğu kadar yaşlıyı da" herkesin "kılıçtan geçirilmesi" (Yeşu, 6/21) konusu üzerinde ısrarla durur.
Reklam
Seçilmiş halk fikri, ilahiyat açısından kabul edileme bir iddiadır, zira "seçilmişler"in olması "dışlanmışlar"ın da olmasını gerektirir. Böyle bir mite (masala) dayandığını iddia eden her siyaset, ötekini inkâr etmeye ve reddetmeye götürür. Yalnızlığın ilâhiyatı (diye bir ilâhiyat) yoktur, zira kendi kendine yeten yalnız insanın asla Tanrısı olmaz.
bütün halklar yazdıkları kitaplarda, kendilerini seçilmişlik imtiyazına sahip kimseler olarak göregelmişlerdir. Öyleyse niçin sadece tek bir halkın kitabında yazılana inanılsın ki? Seçilmiş halk fikri, siyasî açıdan cânice bir iddiadır, zira bu fikir saldırganlıkları, yayılmacı hareketleri ve tahakkümleri her zaman kutsayagelmiştir.
Su katılmamış sömürgeci gelenekte her zaman meşrulaştırma gerekçesi olarak kullanılan bu üstünlük meselâ Rudyard Kipling'in "beyaz adamın yükünden bahsettiği anlamda, içinde ıstıraplı bir sorumluluğun ve can yakıcı bir fedakârlığın bulunduğu bir üstünlük olarak gösterilir.
Sayfa 91 - Kipling'in 1899'da yazdığı "Ey Beyaz Adam. yüklen şu ağır yükünü!" diye başlayan ve geri kalmış ülkelerin insanlarını onlara ve onların istememelerine rağmen medenileştirmesi gerektiğini savunan şiiri, çev.Kitabı okuyor
Bütün zamanların ve bütün halkların sömürgecileri, daima ilhaklarına, soygunlarına ve hegemonyalarına bir "gerekçe" aramışlardır. Sık kullanılan bahane, kendi "ırk"ının diğerleri karşısındaki "medenîleştirici görevi"ni istilacıya yükleyen sözüm ona kültür "üstünlüğü" idi.
Her şey sanki Tanrı tarafından imzalanmış bir hediye tapu senedini göstermekten ibaretmiş gibi olup bitiyor. Sanki öyle bir senet, o toprakta bulunan diğer lerinin hakkını gasp etmelerini meşrulaştırıyormuş gibi cereyan ediyor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.