Rivâyet olunur ki İstanbul'un evleri vardı yongadan kül oldu çiniden bahçeler nurdan kılıçlar fildişi âyetler uçtu uçtu çil çil altın gökyüzüne savruldu insanları vardı gönülleri sırça sevdaları gül kokulu kırılıp dağıldı aşları safranlı içtikleri tarçınlı zencefilliydi tümü de unutuldu öyküleri kaldı şimdi atlas bir yastığa başı dayalı ipek kanatlı bir yusufçuğun simle işli gagasında yarısı nakış yarısı kanlı gözyaşı
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Kırım ulus olarak hala mazimizde yara. Ve biz ulus olarak yaralarımız hakkında konuşmayı pek sevmeyiz. o yüzden Balkan ve Kırım konusu pek dillendirilmez. Üzüntülerinizi dile getirdiğiniz zaman faşist damgası da yersiniz. Açık konuşmak gerekirse ismime imzalı bir hediye olmasının yanında benim için kitabı değerli kılan başka sebeplerde var. Bu
Tuna'nın Türküsü
Tuna'nın TürküsüMehmet Yılmaz · Roza Yayınevi · 201596 okunma
Reklam
568 syf.
3/10 puan verdi
Anne babasını trafik kazasında kaybeden Arya'nın dedesinin evinde yaşamına devam etmesi ve büyük Aşkı Savaş ile tanışmasından sonra yaşadığı olaylar bütünü... Yazarın oldukça geniş hayal gücü ve daha lise çağındaki gençlerin hayatları ...öyle hayatlar ki bu çocuklar son model arabalara biniyorlar, şirket işlerini hallediyorlar, arabaların yanı sıra İstanbul'un en lüks semtlerinde evleri var , hatta aralarında mafyacılık oynuyorlar.. Arya ve Savaş birbirlerine deli gibi aşık ama ilişkilerinde sürekli pürüzler mevcut , Savaş tüm engelleri aşabilmek adına çok kez Arya'yı üzmeyi başarabiliyor...sonunda bu lise son sınıfı iki genç nasıl oluyorsa özel uçaklarıyla gittikleri Maldivlerde evleniyorlar ama hemen mutlu son olmuyor tabii.. Oldukça detaylara inilmiş yer yer tene dokunan bir hikaye ..Arya ve Savaş dışındaki karakterlerle tanışmak isterseniz alıp okuyun derim...
İmkansız
İmkansızYağmur Yılmazlar · Müptela Yayınları · 2016106 okunma
Nasıl ki Osmanlılar bu kenti aldıklarında külliyeler kurduysa, uluslar ötesi şirketler de kendi amaçlarına ulaşmak için bu tür merkezler açıyorlar. Bilirsiniz, külliyeler; camileri, medreselere kütüphaneleri, hastaneleri, konuk evleri, alevleriyle bir tür kültürel hizmet kurumlarıydı, oysa markaların, alışveriş merkezlerinin tek derdiyse para ve daha çok kâr. İstanbul'un tarihiymiş, kültürüymüş, güzelliğiymiş kimsenin umurunda değil. Durmadan turistik oteller yapıyorlar, çirkin köprüler, iğrenç gökdelenler... Tek dertleri daha çok rant, daha çok vurgun, daha çok avanta...
Yeni dinimiz ve tapınma ritüelleri
Biliyormusunuz Avrupa'da en çok alışveriş merkezi inşa edilen şehir burası . Peki çocuklarımızın nefes alabileceği kaç parkımız kaldı? Kaç yeni müze açıldı ? Kaç yeni kültür merkezi ? Bu sadece bir bina yapımı değil Nevzat bey, bir yaşam biçimi dayatması . Nasıl ki Osmanlılar bu kenti aldıklarında külliyeler kurduysa , uluslar ötesi şirketler de kendi amaçlarına ulaşmak için bu tür merkezler açıyorlar . Bilirsiniz , külliyeler; camiileri , medreseleri ,KÜTÜPHANELERİ ,hastaneleri , konuk evleri , aşevleriyle bir tür kültürel hizmet kurumlarıydı , oysa markaların , alışveriş merkezlerinin tek derdiyse para ve daha çok kâr . İstanbul'un tarihiymiş , kültirüymüş , güzelliğiymiş kimsenin umurunda değil .
248 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Yazarın İstanbul şiirinde dediği gibi: "Seni görüyorum yine İstanbul Gözlerimle kucaklar gibi uzaktan Minare minare, ev ev, Yol, meydan. " İçeriğindeki öykülerde İstanbul kokusunu buluyorum. O önünden defalarca geçtiğimiz minareleri ve evleri, üzerinde bi ileri bir geri yürüdüğümüz yol ve meydanları bütün canlılığıyla kelimelerde görüyorum. Belki de sadece öykülerin; o en sevdiğim mekanlarda, İstanbul'un kalbinde geçtiği kısımlarını sevmişimdir. Ama bu bütün kitabı güzelleştiriyor gözümde. Onu İstanbul'dan gelmiş bir mektup gibi okutturuyor bana...
Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi
Mesut İnsanlar FotoğrafhanesiZiya Osman Saba · Can Yayınları · 2018580 okunma
Reklam
166 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.