Fakat gerçek şu ki, bizler teknik olarak Atom Çağı'nda yaşarken, insanların çoğu -iktidarda olanların çoğu dahil- duygusal anlamda hala Taş Devri'nde yaşıyorlar. (Bence insanoğlu eksiksiz olarak öyle*) Matematik, astronomi ve doğabilimlerinde yirminci yüzyılda (Kitap 20. yy.'da yazıldı) bulunuyor olmamıza rağmen, siyaset, devlet ve toplum hakkındaki görüşlerimizin çoğu, bilim çağının çok gerisinde kalıyor...
Sayfa 11Kitabı okudu
Yazarların Bilinmeyen Yönleri
*Walt Whitman eşcinseldi. En büyük aşkı ABD Başkanı Abraham Lincoln’dü. Şiir yazmadığı veya Abraham Lincoln’e duyduğu aşkı anlatmadığı zamanlarda banyo küvetinde içki içerek bağıra bağıra şarkılar söylerdi.
*Shakespeare yazdıklarından kazandığından daha fazla geliri tefecilik yaparak kazanıyordu.
*Karanlık hikâyelerin ustası Edgar Allan Poe‘nun
İtaatim beni, tapındığım gücün bir parçası yapar, dolayısıyla kendimi güçlü hissederim
Sayfa 14 - Say
Kişi, güce hayır demeyi öğrenerek itaatsizlik eylemleri yoluyla özgürleşebilir.
Sayfa 15 - Say Yayınları
Dolayısıyla, sadece güç kullanımı korkusuna dayanan itaat, kalpten gelen itaate dönüşmelidir.İnsan itaatsizlik etmekten korkmak yerine itaat etmek istemeli, hatta buna ihtiyaç duymalıdır.Bunu başarmak için otorite, En İyi'nin, En Akıllı'nın niteliklerini üstlenmeli, Her Şeyi Bilen haline gelmelidir.
Sayfa 16 - Say Yayınları
İtaatsizlik mantığın ve iradenin olumlanması eylemidir.Bu aslında bir şeye karşı değil, bir şeye yönelik bir tutumdur: insanın görebilme, gördüğünü söyleyebilme ve görmediği şeyi söylemeyi reddetme yeteneğine yöneliktir.
Sayfa 27 - Say Yayınları
Bu bürokratik sanayileşme, insanları nesnelere dönüştürme eğilimindedir, doğanın yerini teknik cihazların, organiğin yerini inorganiğin almasını amaçlamaktadır.
Sayfa 36 - Say Yayınları
Tüketicinin iştahı sürekli açılmalı, zevkleri yönlendirilmeli, yönetilmeli ve tatmin edilebilir bir hale getirilmelidir.İnsan, tek isteği daha çok ve 'daha iyi' şeyler tüketmek olan ebedi bir süt kuzusuna, 'tüketiciye' dönüştürülür.
Ekonomik sistemimiz insanı maddi yönden zemginleştirirken insanî yönden yoksullaştırmıştır.Batı dünyasının Tanrı'ya inanç, idealizm, manevî kaygı propagandalarına ve sloganlarına rağmen var olan sistemimiz, materyalist bir insan ve materyalist bir kültür yaratmıştır.Birey çalışma saatleri sırasında üretim ekibinin parçası olarak yönlendirilir.Serbest zamanları sırasında ise, nelerden hoşlanması gerekiyo söylendiyse onlardan hoslanmasına rağmen kendi zevklerine göre yaşadığı yanılsamasını taşıyan, mükemmel tüketici olmak üzere yönetilir ve yönlendirilir.
Sayfa 46 - Say Yayınları
Sonuçta, ortalama bir insan kendine güvensiz, yalnız bunalımlı hisseder ve bolluk içinde mutsuzluk çeker.Onun için hayatın anlamı yoktur; hayatın anlamının sadece bir tüketici olmaktan ibaret olmayacağının belli belirsiz farkındadır.Eğer sistem ona, hayatta değerli olan her şeyi kaybettiğini unutmasını sağlayan, televizyondan sakinleştiriciye kadar sayısız kaçış yolu sunmasaydı, hayatın anlamsızlığına dayanamazdı.
Sayfa 47 - Say Yayınları
İnsana benzeyen makineler ve makineye benzeyen insanlar yaratıyoruz.
Sayfa 47 - Say Yayınları
Zenginlik
Maddi zenginlik ve güç insanı yozlaştırır.İnsanın varlığına özgü orantı ve sınırlama duyularını yok eder; bireyde, türdeşleriyle aynı varlık koşullarına bağlı olmadığını hissettiren gerçekdışı ve çılgın bir 'benzersizlik' duygusu yaşatır.
Sayfa 53 - Say Yayınları
İnsanlar, uğruna emek verecekleri ve inanacakları bir şeyin özlemi içindeler.
Sayfa 76 - Say Yayınları