Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şevval

Şevval
@jaqen_hghar
6 okur puanı
Şubat 2022 tarihinde katıldı
Lao-Tse
İyilik ve görev konusundaki bunca konuşma, sürekli iğnelemeler duyanları sinirlendirir ve irkiltir. Senin yapacağın en iyi şey, Cennetin Dünyanın sonsuz işleyişini nasıl koruduğunu, güneşin ve ayın ışığını nasıl koruduğunu, yıldızların nasıl yerlerinde kaldığını, kuşların ve hayvanların nasıl sürülerinden ayrılmadığını, ağaçların ve çalıların yerlerinden nasıl kıpırdamadığını öğrenmeye çalışmaktır. Böylece sen de İçten Gelen bir güçle Doğanın Yolunu izleyeceksin ve bir süre sonra iyilik ve görev konusunu yaymaya çalışmaktan vazgeçeceksin... Bir kuğunun beyaz kalabilmesi için her gün yıkanması gerekli değildir.
Reklam
TANRI: (...) Ayrıca, kişinin yaptığı her şeyin bir anlamı olması şart mı? Bir ağaçla konuşmanın bir anlamı var mı? ÖLÜMLÜ: Elbette hayır! TANRI: Ama çocuklar ve ilkel insanlar bunu yapıyor. ÖLÜMLÜ: Ama ben ne çocuğum ne de ilkel insanım. TANRI: Ne yazık ki, bunu ben de biliyorum. ÖLÜMLÜ: Niçin ne yazık ki diyorsun? TANRI: Çünkü çoğu çocuğun ve ilkel insanın sahip olduğu temel sezgileri, senin gibiler yitirmiş. Doğrusunu istersen ara sıra bir ağaçla konuşmak, sana benimle konuşmandan bile daha iyi gelecektir! (...)
Non Serviam
Yani mantığa göre, ya yaratılış mucizelere gerek duyulmayacak kadar kusursuzdur ya da mucizeler gerekliyse, yaratılış kusursuz değildir.
Sayfa 383

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ne var ki şöhretin bir hatası vardır, kişinin başarısızlıklarından, hatta büyük bir kusursuzluğun ürünleri olan başarısızlıklardan bile hiç söz etmez.
Reklam
Bilim ve bir komşunun düşünceleri de putlaştırılabilir ve Tanrı zaten pek çokları için putlaşmıştır.
Önemli Alman gizemcisi Master Echart'ın dediği gibi: "Bir kimsenin Tanrı dediği şey Tanrı değildir; Tanrı'dan söz etmeyen kimse Tanrı'dan söz eden kimseden daha doğrudur."
Freud
Ahlaksal normların geçerliği Tanrının emirlerine dayanıyorsa gelecekte ahlak Tanrıya duyulan inanca bağlı olarak ayakta kalır ya da çöker.
Hayatlarımız sağlam bir temele dayanıyormuş gibi yapıyoruz ve bizi asla terk etmeyen huzursuzluğun, kaygının, karmaşanın üzerimizdeki gölgesini bilmezlikten geliyoruz.
...bireysel olarak yok olacağımız düşüncesinin ne kadar anlaşılmaz olduğunu unutuyoruz.
Reklam
Çünkü yalnızlık ve çevre tarafından dışa itilme korkusu, ölüm korkusundan bile büyüktür insanlarda.
Sayfa 138Kitabı okudu
Bana öyle geliyor ki, bütün fanatik davranışlar, başka ve özellikle karşıt içgüdüleri örtüp, maskeleme amacı taşıyorlar.
Sayfa 113Kitabı okudu
Özgürlüğe giden tek yol, içsel bağımsızlığa ulaşmaktan geçer.
Sayfa 108Kitabı okudu
Dış görünüş olarak dindar sayılan bu insanlar, içsel olarak birer eşekten öte değillerdir. Çünkü Tanrısal gerçekliğin öz anlamını kavrayamamışlardır.
Dolayısıyla, gerçek anlamda mükemmel olan kişi önce kesin bir içgörüyle teorik erdemlere, sonra pratik erdemlere sahip, ayrıca bu iki şeyi, şehir ve milletlerde, her biri için mümkün olan tarz ve miktarda meydana getirme gücüne sahip kişidir.
Hükümdarların durumu, ev halkını idare eden, çocuk ve gençlere bakan kişilerin durumuyla aynıdır. Çünkü nasıl ki bir aile reisi, o ev halkının karakterini şekillendirir ve onları eğitirse, çocuk ve gençlerin bakıcıları nasıl onların karakterini şekillendirir ve onları eğitirse, hükümdar da milletin karakterini şekillendirir ve onu eğitir.
Reklam
Öğretim millet ve şehirlerde teorik erdemleri varlığa getirmektir. Eğitim ise milletlerde ahlaki erdemleri ve pratik sanatları varlığa getirme yöntemidir. Öğretim sadece sözle olur; eğitim ise milletleri ve şehir insanlarını, pratik melekelerin sonucu olan fiillere, onlarda bu fiilleri gerçekleştirmeye yönelik bir azim yaratmak suretiyle alıştırmakla olur. Eğitimde bu melekelerin ve onların sonucu olan fiilerin, insanların ruhunu hakimiyet altına alması ve insanların bu meleke ve bu fiilleri aşka gelmiş gibi benimsemesi gerekir; azim sözle ve eylemle aşılanabilir.
Çünkü başkalarının iyiliğini isteyen bir kimse, ya gerçekten iyidir veya aslında iyi ve erdemli olmamakla birlikte, iyiliğini istediği kişilerce iyi olduğu zannedilir.
Demek ki mükemmelliğe bir nebze olsun erişebilmek için, her insan diğer insanlar arasında yaşamaya ve onlarla ilişki kurmaya mecburdur.
"Kim için yaşayabilirim, hangi gaye için? Neyi arayacağım? Ne için savaşacağım? Neyin rüyasını göreceğim? Hayatın çiçekleri döküldü, sade dikenleri kaldı."
Sayfa 287Kitabı okudu
Çünkü kitaplar türlü sorunlar çıkarır, bunlar da insanın yüreğini, kafasını kemirir, hayatı kısaltırdı.
Sayfa 145Kitabı okudu
Tarif edilemeyecek denli ciddi bir bahtiyarlık yaşamaya izni olmak; bir kez bu inayet ve minnettarlık duygusuna erişildi mi hiçbir şekilde boşluğa yer yoktur artık.
Reklam
Fakat inanç, insanın aklıyla vardığı bir şey değil...
Buna hayat mı diyeceksin, diye soruyor, insanın sakalının ve tırnaklarının uzamasını izlemesine?
"Bunu hak edecek ne yaptılar?" diye soruyor dağcı bir süre sonra. "Onları büyük hiçlikte uyandırıp zorla karanlıktan çekip almamızı? Çocuklar belki de hiçbir zaman hayata gelmek istemediler, içimizdeki boşluğu doldurmakla yükümlü bu çocuklar, ta ki kendi içlerindeki boşluktan ümitsizliğe kapılarak gidip aynı şekilde başka çocukları hayata çağırana kadar; can sıkıntısından dünyaya geldiler ve can sıkıntısıyla lanetlendiler, ne için yaşadıklarından habersiz tüm kuşaklar soru soran gözlerini sana dikmiş ve onları hayata çağıran sen, içlerinde en az bilgisi olan sensin..."
...gerçekten yeterli mi insanın sadece bir amacının olması, aynı şekilde önemli mi bu amacın Tanrı'nın ya da diğerlerinin hoşuna gidip gitmemesi ya da bir hasretin veya iradenin sonucu olup olmadığı -şüpheye de sorulara da yer yok... Emir emirdir.
-Acı için nedenler. Hüzün için nedenler. Hayat için nedenler. Ölüm için nedenler. Neden hayatları acı ile doluydu? Neden ölümleri absürttü? Bilgilerini aşmayı sürdüren kader için nedenler istediler. +Ve bu tanrıydı. -Ve ben onları üretiyorum çünkü varlığa getirilmemin sebebi bu. Ben kaderi kontrol ediyorum. İnsanlığın özünün iradesine uyarak her insanın kaderini örüyorum.
Sayfa 156Kitabı okudu
+Sen Tanrı mısın? Muazzam büyüklükteki et parçası...? -Ben düşünceyim. Gördüğün şey benim bir parçam. Çekirdeğim. Etrafına bak. Hislerden oluşan bir okyanus. Bütün insanlar, ruhlarının derinliklerinde ortak bir bilinç barındırır. Ortak bilinçlerinin bir türü olan kötülük tarafı bu genişleyen okyanustur. Ben bu birikimden doğdum. Bu dünyanın egolarından. Ben bu dünyayım. Her insanın kalbinde barınan karanlık. Kötülük düşüncesi. Tanrı budur.
Sayfa 152Kitabı okudu