Western
"Westernlerdeki en harika şey hepsinin aynı film olması. Bu yönetmene sonsuz bir özgürlük verir." Jean Renoir
Sayfa 67 - ALAN YAYINCILIK, 1995Kitabı okudu
Babadan oğula sanat ..
"İzlenimcilik akımının kurucularından ressam Auguste Renoir'ın oğlu Jean Renoir (1894-1979) edebiyat ve resim tartışmalarının yaşandığı bir ortamda büyüdükten sonra adım attığı sinemada yarım yüzyıla yakın bir süre etkinlik gösterdi."
Sayfa 272
Reklam
Sinema
Teşekkür olunur ki, Orson Welles'in 1940 yılında yaptığı Yurttaş Kane, ondan bir iki yıl sonra çevrilen Jean Renoir'ın Nehir'i sinemanın göze seslenen bir sanat olduğu görüşünü iyice yerleştirmiştir. Batı sinemasının gerçek yolunu bulması içinse İtalya'da Yeni Gerçekçi, Fransa'da Yeni Dalga akımının ortaya çıkması gerekmiştir. Bunların bir özelliği de göze verdikleri önemi kulaktan da esirgememeleridir.
Sayfa 50 - SelKitabı okudu
Godard'ın idealizm ve ilişkili olmayı poetik bir şekilde örtüş­türmesi yanında, kaos ve sıradanlık. Le Gai savoir'da (Şen Bilgi, 1968) kendisini Jean-Jacques'ın torununun torunun oğlu olarak tanıtan Emile Rousseau adında bir karakter, Üçüncü Dünya'nın sembolik kızı Particia Lumumba'yla kullanılmayan bir televizyon
1938 ve 1939 yıllarında sesli filmler özellikle Fransa ve ABD'de klasik mükemmelliğin seviyesine ulaşmıştır. 1930'lu yıllar sesli ve renkli filmlerin boy göstermeye başladığı yıllar olmuştur. Tabii ki stüdyo araçları hiç durmadan gelişme göstermektedir. Bunların bazıları yönetmene radikal olanaklar sağlayabilmektedir. 1940 yılından itibaren eskisine oranla çok daha duyarlı olan fotoğ- raf filmleri kullanılmaya başlanır. Stüdyoda çekim olanaklarının artması yeni düşünceleri de beraberinde getirecektir. Özellikle Jean Renoir'nın çalışmalarında derin odaklama tekniği çokça kul- lanılmaya başlanacaktır. Dış çekimlerde de bir hayli yol katedllir. Artık teknik sorunlar bir bir ortadan kalkmaktadır.
Les Vampires
Louise Feuillade'ın bu efsanevi yapıtı, kilometre taşı bir film dizisi (seriyal) ve sonraki yıllarda Jean Renoir'la Orson Welles'in daha üst düzeye taşıyacağı alan de­rinliği estetiğinin habercisi olmasının yanı sıra gerçeküstücülük akımının birinci dere­ceden kuzeni olarak nitelenir; ama etkisini en fazla, gerilim filmlerinin gelişimi üze­rinde göstermiştir. En heyecanlı yerinde kesilme özelliğinden yoksun, birbiriyle pek bağlantılı olmayan, değişik uzunluklardaki on bölümden oluşan Vampirler, film dizi­leriyle dizi filmler arasında bir yerde durur. Genellikle tutarsız olan İç içe geçmiş olay örgüsü, bir grup gösterişli Parisli'den oluşan suç çetesi Vampirlere amansız düş­manları olan muhabir Philippe Guérande'in (Edouard Mathé) çevresinde gelişiyor.
Reklam
31 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.