Kendim olmalıyım, diye tekrarlıyordum, onlara hiç aldırmadan, onların seslerine, kokularına, isteklerine, sevgilerine ve nefretlerine aldırmadan kendim olmalıyım ben, kendim olmalıyım, diye tekrarlıyordum, sehpanın üzerinde memnun duran ayaklarıma ve tavana üflediğim sigara dumanına bakarak; çünkü kendim olamazsam onların olmamı istedikleri biri oluyorum ve onların olmamı istedikleri o insana hiç katlanamıyorum ve onların olmamı istedikleri o dayanılmaz kişi olacağıma hiçbir şey olmayayım ya da hiç olmayayım daha iyi, diye düşünüyordum.
Kitabın ilk sayfasından neredeyse sonuna kadar Topaz eşrafının zehir gibi, suya götürüp susuz getirecek adamlar olduklarını zannediyoruz. Ancak sona geldiğimizde “deveden büyük fil var”ın en baba örneklerinden birini hiç beklemediğimiz bir anda önümüze koyuyor.
MalafaHakan Günday · Doğan Kitap · 20174,580 okunma
Aklı alınmış insana bırakılmış olan beyin, sahibine sadece hayal veren bir organdır. Var olanın üzerine kurulan hayaller. Oysa akıl, yoktan düşünce yaratır. Yoktan var etmek bir düşünce, yoktan var ettiğini düşünmek bir hayaldir. İnsan düşünmez, düşündüğünü hayal eder. Akıl sadece Tanrı, beyinse bir çocuk tarafından korunabilir. İnsanı koruyansa ölümdür. Bir hayal organıyla yaşadığı sürece kendine zarar verecek olan insanı sonsuz acıdan kurtaran ölüm, doğumdan üstündür.
The Man Who Sold The World adlı şarkı dinleyene şunu sordurur: The Man Who Bought The World kimdir? Dünyayı satın alanların kim olduğunu öğrenmek için Antalya'ya gelmek yeterlidir. Dünyanın tapusunu satanlara tezgâhtar, alanlara turist denir.