A s l ı n d a o n l a r a t e k t e k s o r m a k
i s t e r d i ; s i z i n h i ç t a h t s a h i b i
d e d e l e r i n i z ö l d ü r ü l d ü m ü ,
k a r d e ş i n i z a k l ı n ı o y n a t t ı m ı ,
a r a b a y a b i n m e k t e b i r d a k i k a
g e c i k t i ğ i n i z i ç i n k u r t u l d u ğ u n u z
b o m b a l ı s u i k a s t l a r a u ğ r a d ı n ı z m ı ,
h e r g ü n o n l a r c a s u i k a s t i h b a r ı
a l d ı n ı z m ı , a m c a n ı z b i l e k l e r i
k e s i l e r e k v e i n t i h a r s ü s ü v e r i l e r e k
k a t l e d i l d i m i ? B u n l a r ı n h e p s i
h a y a t ı m ı n g e r ç e k l e r i .
Çevrenizdekiler kendi amaçlarına uygun olan bir maske takarlar. Bu maskeyi hatalı olarak gerçek gibi algılarsınız. Ani kararlar verme eğiliminizden sıyrılın. İnsanları yeni bir ışıkta görebilmek için zihninizi açın.
Sayfa 69 - Altın Kitaplar Yayınevi 1. BasımKitabı okudu
Eskiden, insanın bilincinde, "tin"de, onun yüksek kökeninin, tanrısallığının kanıtı görüldü; insanı y e t k i n l e ş t i r m e k için, ona, kaplumbağa gibi duyularını içine çekmek, yeryüzüyle alışverişini kesmek, ölümlü beden örtüsünü bir yana atmak salık verildi: böylece geriye onun asıl önemli olan yanı, "saf tin" kalacaktı. Bu noktada da aklımız başımıza geldi: bilinçlenme, "tin", bizim için, organizmanın göreceli bir yetkinsizliğidir, bir deneme, tadına bakma, yanılma, bir sürü sinir kuvvetinin gereksizce harcandığı bir çabalamadır, ― adsıyoruz. "Saf tin", safi aptallıktır: sinir sistemini ve duyuları; "ölümlü örtü"yü, hesap dışı bırakırsak, y a n l ı ş h e s a p y a p m ı ş o l u r u z ― başka bir şey değil!"
Sayfa 21 - İthaki Yayınları 2. Baskı İstanbul, Haziran 2008Kitabı okudu