Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Teslim ol. At silahını. Aşk yenilmez de." Kaan İnce
160 syf.
7/10 puan verdi
Edebiyat dünyasına şiirle adım atan yazar, daha sonra bu kitapla tadımlık hikayeler sunmuş bizlere, bir de romanı yayımlanmış. Genel olarak tasvirleri ilgi çekici, bazı hikayelerinde insanı hüzünlendirip bazı hikayelerinde tebessüm ettirmeyi başarabilmiş. Lakin bazı hikayeleri askıda kalmış gibi ve ince mesajlar verse de bazı yazıları, "ilham geldi, bir şeyler karalayayım haydi." tadında. Yine de askıda kalan yerlere inat, altını çizip hafızanıza kazıyacağınız bölümleri yadsınamaz.
Uçurtma Mevsimi
Uçurtma MevsimiKaan Murat Yanık · Kapı Yayınları · 2014983 okunma
Reklam
390 syf.
·
Puan vermedi
Ne diyordu ince şeylerin annesi: Ötekini oku, derinde dipte duranı. Kaan Murat Yanık derinde duran bir yazar. Büyüleyici bir dil ve etkileyici bir olay örgüsü ile Butimar kitabı bir baş yapıt. Popüleriteyi seven bir topluluk olduğumuz için ötekini görmüyoruz. Sermayenin reklamlarla şişirdiği sığ, içi bos yazarların milyonlar satan kitaplarına karşın derinde, dipte durani okudum daima ve büyük bir mutluluk ve haz duydum. Genç ve başarılı bir romancı Kaan Murat Yanık ileride ismini çok duyacağiniz bir yazar. Kitaba gelince elime aldığım ilk andan son kelimeyi okuyana kadar hiç bitmesini istemediğim bir rüyadaydım. büyüleyici dili ve etkileyici olay örgüsü ile sarip sarmaliyor kitap insanı. Konu yelpazesi çok geniş olan bu kitap bizi İstanbul'dan Erivan'a, 2015'ten 1900'lere, Çarlık döneminden Bolşevik Devrimi'ne, Lenin'den Freud'a, Hayyam'dan Şems'e, Sokrates'e, psikolojiden simyaya, maddeden manaya, doğudan batıya, hayallerden rüyalara, büyülerden gerçeklere götürüyor. Okumaktan kesinlikle büyük haz duyacaksınız.
Butimar
ButimarKaan Murat Yanık · Kapı Yayınları · 20154,009 okunma
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen Durgun sular gibi azalacağım Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen. Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince Yalnız gözlerime bak diyeceksin. Ellerim usulca ellerine değince Kaybolup gideceksin Bir elim seni çizecek bütün pencerelere Bir elim seni silecek. Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere Senin için yeni baştan can kesilecek. Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde Sonra seni kaybetmek hemen her yerde Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak Yapayalnız kalmak iskelelerde. Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. Yavuz Bülent Bakiler
Bedeli ödenmiş vakte hüküm inmiştir Yüreğimden düşürmeden emanetini İşte koynumda fermanımla, yaralarımla Sana vurgun yemiş bir ten getirdim Al bir karanfille tutuştur beni Yağmurla ıslanmış bir merhabayla Yorgun bir yerinden deliyorum geceni Kundaklanmış bütün sığınaklarım Gözlerinden ince bir geçit arıyorum Al gecenin bir yerine yakıştır beni Bedeli ödenmiş katle hüküm biçilmiştir Kan-ter içinde depremler ortasında Bir şarkının peşinde geçti gençliğim Sakladığın bir mevsim vardır mutlaka Al cehennemine alıştır beni A.Hicri İzgören
Yaşama Sebebi
sıkmışım dişlerimi gözlerim kanayana kadar çeyizimizde hüzün motifleri göçebe bir ağıt göğsümün derinliklerinde bu aşkın dönüşü yoksa duman kırığı gözlerinde gecenin hıçkırıkları kırık keman sesi ve adağım var moraran hercai düşlerim ateşi delip ıslatır mendilimi kalbime dolar -sonsuz uykuma- korkuya susamış yasadışı bir rüzgâr bu aşkın dönüşü yoksa suya düşer kokusu menekşelerin deniz her zamankinden daha köpüklü serçeler bi garip ötüşlüdür martıları mavnalarla başka türlü danseder hamuruna sevgi katılmış bu dünyanın küflü yüzler yok hiçlik de hani ne derler gözlerinden öperim çocuk,gamlı sevda, şiir ne’m kalır geriye gülüm seni alırlarsa benden tiksintiler toplamı umutsuzluk sapağında ölüm Kaan İnce
Reklam
Aşağı düzlükteki sisi delen ağaçların tepesinde olmak istedi, bir an. Çocukken Behzad’la beraber düştükleri kayısı ağaçlarını anımsadı. Meyvelere şeker varmadan henüz çağla halindeyken, kıtır kıtır yerlerdi. Yusuf ağaca tırmanıp çağlaları ince dallarından ayırırken Behzad aşağıda gözcülük yapardı. Bağın sahibini görür görmez ıslık çalar, iki dost peşlerine düşen bağcıya gülüp izlerini kaybettirirlerdi. Behzad’ın topallaya topallaya koşması bazen kederlendirirdi Yusuf’u… Bir gölgelik bulup, arkalarında gelen kimsenin olmadığına emin oldukları vakit de, yıkadıkları çağlaları tuza bandırıp afiyetle yerlerdi. İkisinden birinin karnı ağırıp bağırsaklarındaki çiğlik aşağılara baskı yapınca ellerindeki çağlaların oluşmamış sulu beyaz çekirdeğini patlatır, gülüşürlerdi…
Geçmiş geride kalmıyor. Şimdinin sağında solunda yükseliyor. Hayat, dar ve ince bir yolsa geçmişin kayaları o tepelerden dökülüp tıkıyor yolu.
"Ruh dediğin iğne deliğinden geçecek kadar ince, dünyanın tüm güzelliklerini içine alacak kadar geniş olmalıdır. Böyle bir ruhun olsun."
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.