Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
.... Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
"Ruth Etkisi"
Martin için de başkaları da olmuş olabilir miydi? Belki de Martin bundan bahsetmek istemiyordu. Ruth'un bunları bilmesi, ona nasıl hissettirirdi kestirmekte zorlanıyordu. Evet Martin için de başkaları olmuştu. Martin, Ruth'tan sonra başkalarıyla denemişti, olmuştu da. Lakin Martin, Ruth'u sevdiği gibi hiç kimseyi sevememişti.
Reklam
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
26 MART 2024
Olm siz adam akıllı insanlar olsaydınız hiç kadınları bu sohbete dahil etmez konuyu uzatmadan Burhan ve babamla konuşurdunuz ama siz naptınız yine her zamanki gibi kendinizi büyük gördünüz. Neyse Allah büyüktür elbet bir gün hakkımız sorulacaktır. Tamam belki bu hırsızlık olayı tam gün yüzüne çıkmamış olabilir ama biz sizin ne olduğunuzu çok çok
Bir zamanlar, yapayalnız bir heykeltıraş olan Pygmalion hayalindeki kadının heykelini yarattı. Bittiğinde, yüzünde eşsiz gülümsemesi ve mükemmel vücuduyla, heykel gerçek bir kadın gibi görünüyordu. Heykelin yanından ayrılamayan Pygmalion'u gören arkadaşları ona, "Ne kadar güzel olduğu önemli değil, sonuçta bu sadece bir heykel, bir kadın değil" diyorlardı. Pygmalion ise, yarattığı heykele âşık oldu. Onun gerçeğe, gerçek bir kadına dönüşmesini diledi, umut etti, bunun için bildiği tüm tanrılara dua etti. Bu dileği o kadar içtendi ki, Afrodit sesini duydu ve yarattığı heykeli gerçek bir kadına dönüştürdü. O gün bu gündür, kendini gerçekleştiren kehanetlere, Pygmalion Etkisi denir oldu. Zihinde kalın.
Dünyada bir kadın için, herhangi bir erkeği etkisi altına aldığını bilmesi kadar zevkli bir şey yoktur.
Reklam
“Evvel refîk, bade’l tarîk” yani önce yoldaş, sonra yol..
Evlilik mevzusu açık ara ilgi çeken konulardan birisi, ki hakkı da var bence. Çünkü bu ömür yolunu birlikte yürüdüğün insanın o yolun nereye varacağına dair de etkisi büyük oluyor. Her ne kadar ‘ben özgür bir bireyim, kendi kararlarımı kendim veririm’ nakaratları sık okunsa da; eşin, dostun kararlarına yön veriyor arka planda. Bi kere beklentilerin uyuşması sağlıklı bir evlilik için şart, yoksa karşı taraf değişir diye umut edilirken insan kendini değişmiş halde bulabiliyor 🤲🏻 Önce kendimize sormak gerekir tabi benim beklentim ne acaba diye. Efendimiz (asm) bir kadın için 4 sebepten biriyle evlenilir diyor: Siz dindarlığı için olanını seçin dert görmeyiniz buyuruyor (Buhari). Herkes karşı taraftan beklentiye girer elbet, ama biz önce kendimize soralım ben bu kritere sahip miyim diye ✨ Kendini o kıvama gelecek şekilde yetiştirenin alacağı kararlar da hayır yönde olur inşallah...
Sevde Yeken
Sevde Yeken
🫀 Kaynak : instagram.com/p/C4q8h2mrXHS/?...
Oscar Wilde
#Oscar Wilde güzelliğe ve gençliğe takıntılıydı. Dorian Gray karakteri benim olmak istediğim kişidir der. #Oscar Wilde ilk eşcinsellik deneyimini okuduğu okulda yaşamış okul içinde böyle şeylere hoşgörü ile bakılsa da dışarısı için aynı şey geçerli değildir. #Oscar Wilde o dönem eşcinselliği temsil eden yeşil rengi sıklıkla giyer veyahut yeşil
Dağdağan Türküsü
Sistem dışına itilmiş, çaresiz bir genç... O, güçlü olmayı haklı olmaya yeğleyen bir tarihin asimliasyonuna maruz kaldı. Genç dimağı, her gün biraz daha etkisi altına alan Neo-Liberalizm yeryüzünü bir ahtapot gibi sararken, Davut, son nefesine kadar direnmeyi sürdürüyor. 21. Asrın ilk çeyreğinde kendini fazlasıyla hissettiren "Diplomatik Bireysel İstemsizlik", gelenek ile moderniteyi, köylü kadın ile neo-liberal kadını karşı-karşıya getiriyor; kişilikler farklı bir kimliğe bürünürken zayıflıyor... Hatalarıyla yüzleşmekten korku duyan insanlar için kurulan her iletişim, geçmişle yüzleşme fırsatına dönüşüyor ve anın sorgusu, geleceğin kurgusunu engelliyor. Tut elimden kaldır düştüğüm yerden İrfanımı düş eyle kemlik etmeden Muradım muradındır Dağdağana dağdağana Tuttum elini kaldırdım yerden Düşledim irfanın muradımdır Kemlik de n'ola yüreğim paktır Dağdağana dağdağana
Oscar Wilde'nin Rujla Kaplı Mezarı, Fransa, Paris Père Lachaise Mezarlığı 90'ların sonlarıydı. Wilde'nin romanlarındaki kadın ruhunu taşıdığını hisseden bir kız onun mezarına rujla öpücük izini bırakmaya karar verdi. Zamanla başkaları da bunu tekrar etmeye başladı. Bir süre sonra mezar taşına "Vahşi çocuk seni hatırlıyoruz", "Yıldızlara bakmaya devam et" ve "Gerçek güzellik zekanın başladığı yerde biter" gibi mesajlardan grafitiler eklendi. Paris'i gezen turist turlarına Oscar Wilde'nin mezarını öpmek aktivitesi eklendi ve bu akım kült bir eğlence haline geldi. Paris Belediyesi anıta zarar verildiği gerekçesiyle öpücük bırakan kişileri yakaladığında para cezası uygulamaya başladı fakat bu cezanın hiçbir etkisi olmadı. İnsanları suçüstü yakalamak zordu ve çoğunlukla yakalananları polis mahkemeye çıkarana kadar turist olarak ülkeyi terk etmiş oluyorlardı. Oscar Wilde'nin torunu bu akımın durması için çağrıda bulundu fakat kimse dikkate almadı. Rujların içindeki yağ taşın içine sızarak anıtın temizlenmesini zorlaştırıyordu. Her temizlik denemesinde taş aşınıyor ve anıtı daha da gözenekli hale geliyordu. Nihayetinde Oscar Wilde'nin mezar taşını bir sanat eserine çeviren kadınlar tıpkı onun romanlarında tasvir ettiği kadınlara bir övgü gönderiyor gibiydi. Oscar Wilde'ın kadın karakterleri sıklıkla toplumsal normlara karşı çıkan, özgür ruhlu ve sıra dışı kişilikte, zekâları, mizah anlayışları ve bağımsız düşünme yetenekleriyle öne çıkıyordu.
814 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.