Adaletsizliği fark edemeyen sadece çocuk aklıdır, çocuğun ruhu haksızlığı hisseder ve ezilir ya da deforme olur. O zaman bilinçdışı bir savunmanın ifadesi olarak çocuksu tepkiler ortaya çıkar. Çekingenlik, yalan söyleme, kapris, görünür bir sebep olmaksızın sık sık ağlama, uykusuzluk, her türlü abartılı korku... Bu gibi anlaşılması zor şeyler, yetişkinle olan gerçek ilişkisini henüz idrak edemeyecek bir zekâya sahip olan küçük çocuğun bilinçdışı savunma durumlarını temsil etmektedir.
Çocuklar bizim kusurlarımızı ve kendi kırgınlıklarını çok çabuk unutmakla kalmıyor, onlara yönelttiğimiz her türlü suçlamayı kabul edip kendilerini sorumlu hissediyorlar.
Mesela zenginliğin eşit dağılımının, açgözlü ve tembel oldukları için zenginleri kızdıracağını söylemeye kimse cesaret etmez. Ancak herkes böyle bir zenginlik dağılımının herkes için faydalı olacağı ve toplumsal ilerlemenin bir gerekliliği olduğunu söyler; hatta zenginliği kamu yararına istemeyerek üstlendiğini iddia eden çok sayıda zengin insanla bile karşılaşırız. Günahlarımızı gösterişli ve faydalı işlerle hasıraltı etmek gibi içgüdüsel bir eğilime sahibiz. Öyle ki bunu savaşta, siper kazılan veya makinelerle doldurulmuş bir toprak şeridinin çiçekli bir çayır gibi kamufle edilmesine benzetebiliriz.
Çocuk akşam yatağına gittiği zaman sevdiği kişiyi çağırır yanında kalması için yalvarır. Hala anne sütü emen çocuk akşam yemeğinde yanımıza gelmek, bize yakın durmak ve bizi izlemek ister; yemek yemek değil. Yetişkin bu mistik sevgiyi fark etmeden yanından geçip gider. Fakat bizi bunca seven küçükler büyüyecek, ortadan kaybolacaklar. Bir daha bizi onlar gibi kim sevecek? "Benimle kal," diyerek bizi yatağına başka kim çağıracak? Çocuk büyüdüğünde kayıtsız bir "İyi geceler," diyecek. Kendisi yemek yemezken bizim yemek yiyişimizi izlemeyi kim o kadar hevesle isteyecek? Kendimizi sona erecek bu sevgiye karşı savunuyoruz ama buna eşdeğer bir şeyi bir daha asla bulamayacağız. Gündelik hengâmemizde "Yapacak çok işim var," "Vaktim yok," "Yapamam," deriz ve içimizden "Çocuğa iyi eğitim verilmeli, yoksa bizi kölesi yapacak," diye geçiririz. Bizim isteğimiz çocuktan kurtulup hoşumuza giden şeyleri yapmak ve rahatlığımızdan taviz vermemektir.