Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Herkesin beğendiği kitabı gömmeye geldim ahey ahey ahey :)))))
Yani iyiydi, hoştu, fantastikti, aksiyonluydu, falandı filandı ama herşey tek ve kısa süren bir kitaba sıkıştırılmak istenince havada kalan çok boşluk olmuş.
Aslında hikaye, kurgu ve karakterler özellikle de "Silas" çok iyiydi. Ama sanki #dikenlerinbüyüsü kitabının dünyasına puslu bir camın ardından bakıyormuşuzda, ne görebiliyorsak ne anlayabiliyorsak o kadarıyla yetinmeliymişiz gibi olmuş. Neden yetinmek isteyeyim ki buralar hayal dünyası hep daha çok hep daha çok olmalı;) Keşke tüm karakter ve olaylar daha derin ve geniş işlenseymiş o zaman tadından yenmezmiş.
İşte böyle birşey, kafalar hep karışık:))))
Ölmüş kişi günahtan özgür kılınır.”
Opheliavalley’de son yaşananlardan sonra sular durulmuyor. Kasaba ve Ansel zor günler yaşıyor. Kafalar karışık. Amigo kızlar grubu da bu hengameden nasibini alıyor. Dedektif Cristopher ise şimdiye dek yaptığı araştırmalarla yaşananları birbiriyle bağdaştıramıyor ve bu nedenle de olanlara inanmak istemiyor.
Nietzsche'nin aforizmalar formatında yazdığı İnsanca, Pek İnsanca kitabının ikinci bölümü. İlki gibi adı eksik çevrilmiş. Tam adı oldukça uzun: "İnsanca, Pek İnsanca - Özgür Ruhlar İçin Bir Kitap 2-Karışık Kanılar ve Özdeyişler".
Bu kitabı ben İthaki Yayınlarından okudum ama size Say Yayınlarını tavsiye ederim çünkü İthaki'nin çevirisini beğenmedim. Ayrıca kapağa koydukları Nietzsche manyak gibi duruyor. Hani zaten manyak da son zamanlarındaki gibi manyak duruyor.
Aforizmalar ilk kitaba nazaran daha yavan ve daha genel. İnsanın yapısından ziyade sanat ve sanatçının üzerinde durulmuş. Buna rağmen alın, okuyun. Kafalar pırıl pırıl.
Elden bırakılamayan bir doğa macerası... Deniz Kurdu ile yine bir zor zamandayız. Doğa ile baş başa sayılırız. Bu kez zorluklara zorluk ekleyen doğa ana deniz olarak karşımıza çıkar. İnsanlar yetmiyormuş gibi bir de deniz ile boğuşuruz. Tam kurtulduk sanırken bir anda daha da bir belaya batarız gelen gemi ile. Fok avlayan gemi, bir anda karakterimizin yaşamını ve hayallerini de avlar. Tanıştığımız bu gemi personelinin kaptanı Kurt Larsen adı gibi kurt değildir. Aslında kurttur ama vahşi yaşamda o kadar kötü bir kurt yaşamaz diye düşünürüz. Bazen hak veririz Kurt’a bazen öldürmek isteriz. Kafamız karışık devam eder Kurt ile ilgili.
Sonra bir yolcu daha gelir. Ama bu kez güzel bir kadın çıkarır karşımıza denizler. Karışık olan kafamızı daha da karıştırır. Sadece bizim değil, gemide ki tüm kafalar karışır. Sonra bu karışan kafalardan farklı sesler, farklı düşünceler çıkmaya başlar. İsyan bayrağının çekilmesine çok az kalmıştır artık. Taraflar zaten bellidir. Geriye bir tek kıvılcım kalmıştır. O kıvılcımın çıkmasına ramak kalmıştır.
Devamı için kitabı okumalısınız.
Dikkat! Romanın Konusuyla İlgili İpucu İçerir.
Daniel, ilk kitaptaki Hiçbir Yer Dükkânı'nı bu kitapta bir karnavala dönüştürür ama müşterilerden birinin(Edna adında bir kız) merakı herkesin başına iş açar. Dükkânda var olan bir kötü güç harekete geçip her şeyi mahvetmeye çalışır. Birçok mücadeleden sonra her şey eski haline döner. Bu kitap bana Sihirci Çırağı kadar güzel gelmedi. Ayrıca çok da karışık. Sihir Soruşturma Bürosu elemanları gibi ilk kitapta olmayan karakterler falan var. Bazı şeyler biraz havada kaldı sanki. Kafamı toplayıp hepsini muntazaman takip edemedim. Çocuklar anlayabilir mi bilmiyorum. Belki de genç ve dinç kafalar benden daha iyi anlar, belli olmaz. Yine de Sihirci Çırağı kadar tavsiye etmiyorum.
Şeker Portakalı'nı okuyamayıp yarım bırakan ilk insan olarak adımı tarihe altın harflerle yazmanizi rica ediyorum.
Okuyamadim, sevemedim, anlayamadım. Anlatımı da çok karışık geldi.
Misal Zeze kucuk kardesi ile hayvanat bahçesine gidiyor. Hayvanat bahcesinde gezerken araya baska bir anlatım girdi, -bir agaca cıkıp elindeki cam parcası ile agaca baglı ipleri kesti- ardından diger kardesleri hayvanat bahçesi hakkında bu kadar seyi nasil bildiğini sordu -zeze sanki daha once hic gitmemis gibi- . ve bu da yetmezmis gibi ardindan hayvanat bahçesinin anlatımina devam edildi.
Ee ne oldu simdi? Kafalar çorba.
Umarim okuyamayan ilk ve tek kişi ben değilimdir.
Leylâ'ya Mektuplar Hakkında Yorumlar
EMEL BOZTAŞ'TAN
LEYLA 'YA MEKTUPLAR; Dünya'ya, Güneş'e ve Ay'a Mektuplar adı altında 3 başlıktan oluşmaktadır. Emre Karadağ ile kitap hakkında konuştum, yazarken nelere dikkat ettiğini, nasıl bir teknik kullandığını, vb. konuştuk. Leyla'ya Mektuplar, bir kıza 3 farklı karakterdeki erkeğin aşkını ve bu aşklarını
sadece merak ettiğim Stefan Zweig in ne yaşamış olduğu ve bu tarz kitaplar yazabildiği
Acaba çevresinde hep bu tarz anormal olaylar yaşayan insanlardan bir çember mi vardı merak ediyorum
Yazarın ölümünün nedenini öğrenince tüm yazılanlar normal gelmeye başlıyor
farklı bir kitaptı mutlaka okunmalı mı yoksa mutlaka okunmamalı mı bir öneride bulunamıyorum
kafalar çok karışık
Teşekkürler
Kitap bitiminde aklimdaki tek soru şuydu: 2002 yılında sensörlü lamba var mıydı? Bir de bu çocuklar kendilerini ne b.. sanıyolar diye bolca dusundum ve şasırdim acıkcası.
Kafalar karışık hakim bey, diyecek başka bir seyim yok..
kör baykuş. düşüncelerimi yazmaya nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum gerçekten bi süre etkisi altında kalacağım cevapsız kalan sorularımın yatmadan önce aklıma takılacağı bir kitap. anlatımı başlarda samimi, anlaşılır ve metaforlarla doluydu sıkılmadan çeviriyordum sayfaları ama sonlara doğru kafam çok karışmaya başladı ve içimde kötü bi his oluştu. nasıl anlatsam, ortada hiçbir şey yokken ve kendini insanlardan soyutlamış bi şekilde otururken birden içini huzursuzluk kaplar ve kötü şeyler olacağını düşünürsün ya, kitabın son sayfalarını bu rahatsız edici duyguyla okudum. aşık olduğu kadınlar, afyon çekmesi alkoller zehirli şaraplar, testi, siyah elbiseli kız hurdacı, karısı, ölüm kanlar yerlere düşen kafalar... biri bu kitabın konusunu bana soracak olsa cümleleri kafamda toparlamak ciddi anlamda zamanımı alırdı sanki yazarın karışık bilinçaltına rüyalarına girmişiz de her şey birbirine geçmiş karmakarışık durumda, bu durumdan kismen kendimizi kurtarmaya calisiyoruz tüm bunların bitmesini istiyoruz ama ayni zamanda sonunu çok merak ettiğimiz için saçma bir heyecanla doluyuz. kitabı yarım saat önce bitirdim başım ağrıyor ve tuhaf bi boşluktayım. yazarın hissettiklerini bu kadar iyi anlayabildiğim için üzgün hissediyorum
