O kadar hayatın içindendi ki. Narin'in geçmiş yüzü, yaşadıkları hala bir yerlerde yaşanmaya devam ediyor belki de. Hatta bu cümleye belki fazla oldu, yaşanıyor basbayağı.
İçimdeki insanın ayakları yere, toprak zemine bastı içimdeki dünyamda. Bu kitabı okumak, bu toprak zeminde çıplak ayak dolaşmak gibi oldu benim için evet. Sonra içimdeki dünyanın gecekondu mahallelerinde dolaştım orada. Narin ve onun yanındaki rastlantı sonucu bir arada bulunan ailesiyle tanıştım, yan komşularıyla tanıştım, mahallelerini gezdim.
Bazı yerleri, ki bu çoğunluk oluyor benim için, o kadar yaralayıcıydı ki dayanamadım, gözlerim doldu. Bazı yerleri de hiç sevemedim mesela. Irmak, ne denli içinde hırçın ve patavatsız da olsa bunları hak etmiyordu bence.
Bunların haricinde Deniz'in dostluğu o kadar özel ve güzeldi ki kıskandım elimde olmadan bazen onları.
Son bir itiraf da ekledikten sonra bitirmeliymişim gibi hissediyorum sanki yetişmem gereken bir yer var da onlar da yeni kitaplarmış gibi.
İtiraf etmeliyim ki bu kitabı Merhamet dizisinden biliyorum, oradan öğrendim ve Narin'i sarı saçlı ve mavi gözlü hayal etmek benim için o denli zor oldu ki aklım sürekli bir dizidekine bir de kendi kafamdakine gitti :)