Şir-i Kadim “Külden oluşan kuş mazmunu bize hemen Kaknûs’u hatırlatır. Efsaneye göre Kaknûs, gayet büyük bir kuş olup rüzgâr estikçe, çok delikli gagalarından çeşit çeşit sesler çıkarmış. Hindistan’da bulunduğuna inanılan bu kuş çeşitli renk ve şekillerle süslü imiş. Gagasındaki 360 delik vasıtasıyla çıkardığı sesler sonucu etrafına toplanan kuşları avlayarak geçinirmiş. Bu sesler o denli yanık ve etkili olurmuş ki duyanların bağrı yanar ve onu dinlemekten kendilerini alamazlarmış. Beyitteki “mürg-i alem-sûz” imajı budur. Kaknûs’un ömrü yalnızca bir yıl imiş. Yaşının sonuna geldiğin zaman Çalı çırpı toplayıp üzerine çıkarak ötmeye başlamış. Ötüşü kendisini de coşturacak kanatlarına çıkmaya başlar, kanatların çıkardığı kıvılcımlardan otlar tutuşur ve birlikte parlak bir aleme yanarlarmış. Geride kalan küllerden bir yumurta ortaya çıkar ve bir yavru yaparmış. Bu yavru bir yıl yaşayacak olan yeni Kaknûs kuşu imiş.Eski musıkî bilginleri bu kuşun gagasından ve ağzından çıkan seslerden esinlenerek musıki ilmini icat etmişler. Bu nedenle Kaknûs’a “Mûsîkâr” da denilir. Ancak bu kuşun daha çok anıldığı yönü yanmasıdır.”
Atâî’nin;
“Dimağı duhân ile fanûs-veş
Yanar âteşe durma Kaknû-veş”
Beliğ’in ;
“Âteş-i aşkı nasıl söndüreyim dilde aceb
Per salıp kendi yakar cismini nâra Kaknûs”
Fırlatıyor iğnelerini kaktüs kadın
Sarınca bir erkek kokusu tuz çölünü
Baldıranlar akıyor memelerinden
Kıl damarlarında yeşil zencar
Bakışı bir ısırganlar gecesi
Sesinin sabahında okunmamış kitaplar
Bir erkekçik kuşu yiyor
Bacağındaki kısırböceğini
Fırlatıyor iğnelerini kaktüs kadın
Günleri
Yaşam süsü verilmiş bir intihar
Gerçek Allah erleri kaknüs kuşu kadar ender bulunur ve dünya sahte öğretmenlerle doludur. Yine de Allah'a giden yolda bir rehber gerek, zira rehber olmaksızın ne ene çözülür, ne hevâ ölür.
Dünya sahte öğretmenlerle doludur ancak gerçek Allah erleri kaknüs kuşu kadar ender bulunur. Yine de Allah'a giden yolda bir rehber gerek. Zira rehber olmadan ne ene çözülür ne hevâ ölür.