Salih çalıştığı gazeteden kovulunca, Türkiye’yi terkedip Rio de Janerio’ya yerleşme karar verir. Bu kısa roman, ana karakter Salih’in 3-4 katmanla aktarılmış hikayesi.
Kitaba adını veren Nefaset Lokantası Salih’in her gün gidip yemek yediği ve dostları ile sohbet ettiği bir yerdir. Lokantada hiç beklenmedik bir olayın gerçekleşmesiyle Salih planladığı gün gidemez ve hikâye geçmişte yaşananlar ile bugün arasında gidip gelmeye başlar. Sevdiği kadın Nihan’la ilişkisi, Metin'le dostlukları ve Salih’in çocukluğu aktarılırken yazarın cümleleri derin ve düşündürücü. Salih karakteri çok sahici. Ancak bir sebeple bana akıcı gelmedi bu kitap. Severek ama biraz da zorlayarak okudum kitabı.
Kitapta sevdiğim şeylerden biri de kerahat, tekris, müdafi, süfli, sulbu daha önce hiç duymadığım kelimelerin anlamlarını öğrenmeme vesile olmasıydı.
“Hatırlamak kalbin düşünmesidir. Bırak kalbin düşünsün. Hatırla.”
“Dünyanın Esenler otogarıyız biz, öyle şekilsiz, bunaltıcı. Durulacak yer değil artık.”
“İnsan sevince birden zekâsı yumuşuyor, çocuklaşıyor”
"İnsanoğlu ne kadar iyimser. Mutluluğu çoktan geçmiş değil de hep gelecek bir şey gibi düşünüyor."
“Salih günün annesi hayattayken uydukları saatinin hususi bir adı olduğunu, buna kerahet dendiğini ve bilhassa bu vakitte uyumanın çok beter ve mekruh bir şey olduğunu, bu uykuların maazallah insanın aklına zarar verebileceğini de bu evde öğrendi.”